11. Ceza Dairesi Esas No: 2013/3398 Karar No: 2015/1161 Karar Tarihi: 03.02.2015
Resmi belgede sahtecilik - dolandırıcılık - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2013/3398 Esas 2015/1161 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda sanık, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkum edildi. Resmi belgede sahtecilik suçunun oluştuğu delillerle kanıtlanarak hüküm altına alınırken, dolandırıcılık suçunun oluşması için gereken şartların tam olarak yerine getirilmediği tespit edildi. Bu sebeple, dolandırıcılık suçundan verilen hüküm bozuldu. Ayrıca, sanık hakkında verilen hapis cezasının azaltıcı sebepler göz önünde bulundurulmadan asgari haddi uygulanması ve ayrıca adli para cezasının alt sınırdan uzaklaştırılarak belirlenmesi kanuna aykırı bulundu ve hüküm bu sebeplerle bozuldu. Kararda geçen kanun maddeleri 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesidir.
11. Ceza Dairesi 2013/3398 E. , 2015/1161 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Her iki suçtan mahkumiyet
1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a- Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Diğer yandan ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere; önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı cihetle; katılanın 17.03.2009 tarihli celsede "daha önceden işletmemizden mobilya alan sanık ..."ın evine gittiğimizde vermiş olduğumuz mobilyanın evde bulunmadığını ve kendisinin köyde ikamet ettiğini öğrendik. Köyde kendisini bulduğumda dolandırıldığımı anladığım için kendisinden senet aldım. Bize vermiş olduğu senette de ismini ... olarak yazarak imzalamış, kendisinin ismini biz o zaman ... olduğunu bildiğimiz için kabul ettik." şeklindeki beyanı gözetildiğinde suça konu senedin alışveriş sırasında mı, yoksa önceden doğan borç nedeniyle mi verildiğinin tespiti amacıyla sanık ve katılanın tekrar dinlenilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi, b- Sanık hakkında hüküm kurulurken hapis cezası asgari hadden tayin olunduğu halde ayrıca gerekçe gösterilmeden hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.02.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.