17. Hukuk Dairesi 2014/16810 E. , 2017/609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 11/01/2013 tarihinde davalı ..."nın sevk ve idaresindeki araçla davacıların desteğine çarpması sonucu hayatını kaybettiğini belirterek; HMK"nın 107 maddesi gereği belirsiz alacak olarak ... için 10.000 TL, ... için 10.000 TL ve eş ... için 15.000 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın fiil tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK."nun "Belirsiz alacak ve tespit davası" başlığı altındaki 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
HMK."nın "Dava dilekçesinin içeriği" başlıklı 119. maddesinin (d) bendinde, "Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri"nin dava dilekçesinde gösterilmesi gerekmektedir.
Bunların yanında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olması ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunması nedeniyle birden fazla bölümler halinde istenemez. Bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesinin manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırılık oluşturacağından; manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılması da mümkün değildir.
Tüm bu anlatılanların ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davacılar vekili davayı açarken belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş ise de; eş ... için 15.000, çocukları Reşat Topçu için 10.000 TL ve ... için 10.000 TL manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı, bu miktar üzerinden dava peşin harcını yatırdığı anlaşılmakla; manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacak olmasının eldeki davaya etkisinin, davacılar vekilinin talebini yargılama aşamasında artırmasının mümkün olmaması şeklinde tezahür edeceğinin ve eldeki eda davasında mahkemenin davacılar vekilinin talep ettiği miktarlar yönünden yargılama yapılmasının mümkün olduğu davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun anlaşılmış olmasına göre, mahkemenin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermiş olması doğru görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.