4. Hukuk Dairesi 2014/9708 E. , 2014/13908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2012/927-2013/1421
Davacı T.Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş. vekili Avukat U. Ç. tarafından, davalı A.. B.. aleyhine 23/07/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumetten reddine dair verilen 03/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğundan istemin reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı idare tarafından yapılan kaldırım çalışmaları esnasında kablolarına hasar verildiğini belirterek, uğradıkları zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu kaldırım çalışması işini sözleşmeyle dava dışı şirkete yaptırdığını, bundan kaynaklı zararın hukuki sorumluluğunun anılan şirkete ait olduğunu belirterek, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu zarardan haksız eylemi gerçekleştiren dava dışı şirketin sorumlu olduğu benimsenerek, davalı idareye husumet düşmeyeceğinden bahisle istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı idare ile dava dışı şirket arasında, kaldırım yapım işi sözleşmesinin imzalandığı, dosyada mevcut sözleşmenin ilgili maddesinde, çalışma esnasında üçüncü şahısların uğrayacağı tüm zararlardan doğrudan yüklenicinin sorumlu olduğu belirtilmişse de, bu durum, taraflar arasındaki iç ilişkide bağlayıcı olup zarar görene karşı işin sahibi olan işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Üçüncü kişiler uğradıkları zararın ödetilmesini işi yapmayı üstlenen yükleniciden isteyebilecekleri gibi işin asıl sahibi olan işverenden de isteyebilir. Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup yüklenici ile iş sahibi, davacının uğradığı zarardan birlikte ve ayrı ayrı sorumludurlar.
Şu halde, açıklanan yön gözetilerek, davalı idare yönünden işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesine göre; idarenin (kamu kurumunun) "eylem ve işlemleri" sonucu zarar gördüğünü ileri süren hak sahiplerinin açacakları tam yargı davalarına bakma görevi İDARİ YARGININ yetki sınırları içine girmektedir.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, (zira mahkemelerin görevleri yasalarla belirlenir.) taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re"sen değerlendirilip, görev hususunun yasalara uygun olarak karara bağlanması gerekir.
Yargıtay uygulamalarında idarenin eylemi, "plan ve projeye bağlanmayan" haksız eylem niteliğinde görüldüğü hallerde, hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarında görevli mahkemelerin Adli yargı olacağı kabul edilmektedir. Ancak, ben bu uygulamayı 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesine aykırı gördüğüm için bu görüşe katılmıyorum. Zira, mahkemelerin görev sınırları yasalar ile belirlenip, yasalara aykırı şekilde yargı kararı ile belirlenemez. Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde hiçbir ayrım yapılmaksızın idarenin tüm "eylem ve işlemlerinden dolayı" idari yargının görevli olduğu açıkça belirtildiğine göre, idarenin “plan ve projeye bağlı olmayan” eylemleri de adından anlaşılacağı üzere “eylem” olduğundan ve Yasa’da tanımlanan görev kapsamına “eylem” de alınmış olduğundan ve burada önemli olanın eylemin niteliği olmayıp eylemin kimin tarafından yapıldığıdır. Yasa, idarenin (kamu kurumunun) eylemlerini idari yargının görev sınırları içerisine almış olduğuna göre, idarenin haksız eylem niteliğinde kabul edilen eylemlerinde görevli mahkemenin (Yargının) adli yargı olacağına ilişkin düşüncelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Somut olayımızda da davacı taraf, davalı idarenin (kamu kurumunun) kamu hizmetini yerine getirirken ortaya koyduğu eylem veya işlemlerinden zarar gördüğünü ileri sürerek bu davayı açtığına göre davaya bakma görevi idari yargının yetki sınırları içinde kalacağından adli yargı hakiminin yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar vermesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüş ve düşüncelerine katılmıyorum. 27/10/2014