14. Hukuk Dairesi 2014/15290 E. , 2015/1176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında harman yeri olarak davalı belediye adına tespit edildiği ancak harman yeri olarak kullanılmaması nedeniyle Medeni Kanun hükümleri gereğince çıplak mülkiyetin sahibi olan Hazine’ye devredilmesi gerektiğini ileri sürerek tapu iptali ve Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Davalı Belediye, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığını, ayrıca taşınmazın mevzuat hükümlerine uygun olarak adlarına tescil edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazinenin temyizi üzerine karar Anayasa Mahkemesinin iptal kararı dikkate alınarak 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmayacağı gerekçesi ile Dairemizce bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın harman yeri vasfını yitirdiği ve tescile dayanak oluşturan 1580 sayılı Belediye Kanununun 159. maddesinde ve yürürlükte bulunan 5393 sayılı Belediye Kanununun 79. maddesinde belirtilen taşınmazlardan olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediye tasarrufundaki yerler” başlıklı 79. maddesi hükmüne göre “Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar ile belediye sınırları içinde bulunan ve sahipsiz arazi niteliğinde olan seyrangâh, harman yeri, koruluk, dinlenme yerleri, meydanlar, bataklık, çöp döküm sahaları, yıkılmış kale ve kulelerin arsaları ve enkazı ve benzeri yerler belediyenin tasarrufundadır.
Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davacı Hazine, dava konusu taşınmazın harman yeri olduğunu 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 159. maddesi uyarınca davalı adına tescil edilmiş ise de anılan kanun maddesinin taşınmazların davalı adına tesciline imkan vermediği sadece kullanım hakkını belediyeye verdiği iddiası ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ancak dosya içerisindeki 23.08.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda toprak komisyonunun 02.02.1953 tarihli ve 1 no’lu mera norm kararı ekindeki mera tutanağında Yenice Mahallesi pafta 6 ada 2’daki meranın dava konusu taşınmazları hudutları itibariyle kapsamakta olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece; öncelikle dosya içerisindeki mera norm kararı ve varsa dayanağı haritalar getirtilerek kadastro tespiti sırasında ""harmanyeri "" vasfı ile davalı adına tespit ve tescil edilen 721 ada 2 sayılı parselin ifrazı ile oluşan 4390 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların öncesinin mera mı yoksa kadastro tespitinde olduğu gibi harman yeri mi olduğu keşif yapılarak belirlendikten sonra taşınmazın niteliğinin mera olduğunun tespiti halinde 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi gereğince değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu durum gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.