3. Hukuk Dairesi 2020/6818 E. , 2021/9431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki geç teslim nedeniyle kira kaybından kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... Toplu Konut Projesinde davalı TOKİ ile sözleşme imzalayarak daire satın aldığını, davalının satış sözleşmesinin akdedildiği tarihten itibaren 30 ay sonra konutu teslim edeceğini taahhüt ettiğini, ancak 30 ay geçmesine rağmen dairenin devredilmediğini ileri sürerek geç teslim edilen süre için şimdilik 200,00-TL toplam kira bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 25.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak talebini 5.359,00-TL artırıp toplam 5.559,00-TL’nin yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; hüküm fıkrası ile gerekçeli kararın aykırılığı nedeni ile verilen bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, 5.559,00-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kabul edilen miktarın 200,00-TL"sine dava tarihi olan 09/03/2015 tarihinden bakiye 5.359,00-TL"sine ise ıslah tarihi olan 25/11/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle kısmi dava olarak açılmıştır. Kısmi dava, tümü ihlal ya da inkar olunan bir hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ilişkin dava ve talep hakkının ise bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için, gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra, ayrı bir dava açılması mümkündür. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine, kısmi davadan sonra açılan ek davada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması da kural olarak mümkündür. (Bkz. ...E. 2004/9-754, K.2005/36) Kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan
davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmi) dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunabilmesi mümkündür. Bu haliyle kısmi ıslah, ek dava yoluyla elde edilebilecek haklara, mevcut dava içerisinde, daha basit, daha az masrafla ve daha kısa süre içerisinde kavuşma olanağı tanıyan ve bu yönüyle adeta ek dava açma yoluna alternatif oluşturan bir yapıdadır. Dolayısıyla, kısmi davanın davacısı, ek dava açmak veya kısmi ıslah yoluna gitmek konusunda seçimlik hakka sahiptir. Yukarıda değinildiği üzere, kısmi ıslah yoluyla müddeabihin artırılabilmesi olanağı, bir anlamda, artırıma konu kısmın ek dava yoluyla istenilmesinin alternatifi niteliğinde bulunduğundan, başka bir ifade ile kısmi davadaki ıslah ile bu yola gidilmeyip ek dava açılması halleri, davacıya aynı hak ve olanakları tanıyan seçimlik yollar olduğundan, usul hukuku açısından sonuçlarının da aynı olması gerekir. (Bkz. T.15.10.2003, ...T. E.2003/9-510, K.2003/555)
6100 s. HMK"nun 176-182. maddelerinde de ıslah müessesesi düzenlenmiştir. Bilindiği üzere, ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Mevcut bir davada ıslah yapılmış olması, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla, fazlaya ilişkin haklar yönünden ek dava açılmasına engel değildir. Islahla müddeabih artırılırken, yargılaması süren davadaki müddeabih artırılmaktadır, uyuşmazlığın tümü için müddeabih sınırlandırılmamaktadır. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması nedeniyle, ıslah edilen miktardan fazlasının ek dava ile istenmesi mümkündür.
Tüm bu açıklamaların ışığı altında dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı 09.03.2015 tarihinde açmış olduğu davasını 25.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle ıslah etmiştir. Davacı, 09.03.2015 tarihli ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ve yine 25.11.2015 tarihli ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu bildirmiştir. Hükme esas alınan 02.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, 1. seçenekte toptan eşya fiyat endeksi baz alınarak hesaplama yapıldığı ve 2.seçenekte ise 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen deprem sebebi ile konut bulma zorluğu ve dava konusu taşınmazın niteliği itibariyle bu şekilde yapılan konutlara rağbetin artması sebebiyle kira bedellerindeki artışa göre hesaplama yapıldığı görülmüştür. Mahkemece, 02.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda yer alan 1. seçeneğe göre kabul kararı verildiği anlaşılmakla birlikte seçenekli hesaplamalardan hangisinin hükme esas alındığı gerekçede açıklanmadan hüküm tesis edilmiş ve yine mahkemece davacı vekili, fazlaya ilişkin hakkını ıslah dilekçesinde de saklı tuttuğundan davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması veya reddi yönünde de gerekçede bir değerlendirme yapılmamıştır. O halde mahkemece, 02.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda yer alan seçenekli hesaplamalardan hangisinin hükme esas alındığı gerekçede açıklanmadan ve davacının da ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tuttuğu da değerlendirilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
FS/GN-Karşılaştırıldı.