7. Hukuk Dairesi 2016/4916 E. , 2016/3130 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, davacının iş akdinin mevzuata aykırı eylemleri nedeni ile disiplin kurulu kararı ile haklı nedenle tazminatsız olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının, davalı bankanın ... Hal şubesinde Müdür olarak çalıştığı, görevi sırasında yapılan teftiş ve soruşturma sonucunda usulsüz işlemler yaptığı gerekçesiyle iş akdi 4857 sayılı yasanın 24/II. maddesine göre ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeksizin feshedildiği, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğu, tarafların sunduğu delillere göre iş akdinin feshinin haklı ve geçerli sebeplere dayanıp dayanmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığının tespiti için bankacı hukukçu bilirkişilerden rapor alındığı, bilirkişiler raporunda özetle, soruşturma konusu yapılan fiillerin bir kısmı ciddi bulunmakla birlikte bu fiillerin neden ve niçin yapıldığı, menfaat ve çıkar sağlama ilişkisi hususlarının tespit edilip kanıtlanamadığı, bazı fiillerin yoğun rekabet ve performans baskısı altında bankacılıkta zaman zaman yapılan uygulamalar olduğu, ilgilinin bu fiillerinden mali sorumluluğuna gidilmediği ve açılan bir davanın da olmadığı, dolayısıyla bankanın doğmuş açıkta kalan bir zararının da bulunmadığı, Bankanın personel yönetmeliğinin 91.maddesinde iş akdi feshedilen personele kıdem tazminatı ödeneceğinin belirtildiği, personel yönetmeliğinin görevden çıkarma ile ilgili 100.maddesinde de personelin iş akdinin fesih nedenleri belirtilirken "bildirimli fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla" açıklaması yer aldığı, çalışanın iş akdinin fesih gerekçesinin yasada belirtilen şartlar ile örtüşmediği ve sözleşmede bu konuda çalışan lehine düzenlemeler olduğunu belirttiği, bilirkişilerin sunduğu asıl rapor ve ek raporu gerekçeli ve denetime elverişli, hükme esas alınabilir mahiyette olduğundan Mahkememce kabul edildiği, davalı işveren iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatını gerektirmeyecek şekilde sona erdirildiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut olayda, davacının, davalı işyerinde şube müdürü olduğu, ilgili şubede yapılan teftiş sonucunda bir takım işlemlerde görev ve unvanını kötüye kullanarak iş ortamından ve müşterilerden kişisel çıkar sağladığı, banka zararına olacak şekilde kredilerde faiz ilavesi yapılmadığı, düşük faizle kredi kullandırıldığı, eksik veya komisyonsuz kredi kullandırdığı, bazı müşterilerin hak etmediği halde eft ve havale komisyonlarının sıfırlandığı, bazı firmalara çek ödemesi, eft vb. ödemeler için fiktif finansman sağlandığı, açığın gün sonunda nakit olarak veya kredi olarak ödendiği, hatalı ve yüksek risk yaratacak işlemlere sebebiyet verdiği, bu konularda personele baskı uyguladığı gerekçesi ile iş akdinin feshedildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve özellikle alınan bilirkişi raporlarıyla sabit olduğu üzere davacının birçok eyleminin hatalı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece bu eylemlerin rekabet ortamında performans baskısı altında bankacılıkta zaman zaman yapılan uygulamalar olduğu gerekçesiyle işveren feshinin haksız olduğu yolundaki kabulü isabetsizdir. Bankacılık gibi sürekli para ile uğraşılan ve karşılıklı güvene dayanan işlerde, bu tür eylemler, işveren açısından yüksek risk yaratacak, Banka"ya duyulan güveni sarsacak niteliktedir. Davacının doğruluk ve bağlılığa aykırı davrandığı açıktır. Bu nedenle iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.