23. Hukuk Dairesi 2014/5946 E. , 2014/5882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Buldan Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2012
NUMARASI : 2012/51-2012/118
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen sıra cetveline itiraz davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında hüküm tesisine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, asıl davada (2010/88 E.) Buldan İcra Müdürlüğü"nün 2010/76, birleşen davada (2010/128 E.) ise aynı Müdürlüğün 2010/81 Esas sayılı dosyalarından düzenlenen sıra cetvellerinde, müvekkili ile aynı hacze iştirak derecesine dahil edilen davalının alacağının muvazaalı olduğunu, müvekkilinin dava dışı borçlunun kefili iken, borcunu ödemek zorunda kaldığını, bu alacağın tahsili için takibe giriştiklerini, bu aşamada borçlunun mal kaçırma girişimlerinde bulunduğunu, davalının takibini hızlandırarak, alacaklarını almalarını engellemeye çalıştığını ileri sürerek, davalının sıra cetvellerinden çıkartılmasına ve bedelin müvekkiline ait takip dosyası ile Buldan İcra Müdürlüğü"nün 2010/80 Esas sayılı dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin verdiği ödünç para nedeniyle alacaklı olduğunu, borçlu aleyhinde çok sayıda takip yapıldığı söylentisi çıkınca, alacağın tahsili için girişimde bulunduklarını, sıra cetvelinde yer alan ve kendisine pay düşen M.. U.. adlı kişiye davacı ile adı geçenin vekillerinin aynı olması sebebiyle dava açılmadığını, tebligatların köye aynı gün yapıldığını ve hızlandırılmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 27.10.2011 tarih ve 482 E., 1372 K. sayılı ilamıyla; birleşen davaya yönelik temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, asıl davada ise davacı vekili dilekçesinde, satış bedelinin müvekkiline ait takip dosyası ile Buldan İcra Müdürlüğü"nün 2010/80 Esas sayılı dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmekle, bu dosyaya garameten düşecek pay kadarını istemediğini kabul ettiği, davacı yanın, taraf olmadığı bir dosyaya pay ayrılmasını istemek bakımından aktif dava ehliyeti bulunmadığından belirtilen dosyaya pay ayrılmaması doğru ise de, davacıya talebinden fazla hak bahşedecek şekilde, diğer dosyaya isabet eden payın da verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda mahkemece, istemle sınırlı olarak, davacının bildirdiği dosya ile garame yapılmışcasına payların hesaplanması, kendisine isabet eden payın davacıya, diğer dosyaya isabet eden payın da davalıya verilmesine dair hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mmahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına göre, birleşen davada verilen kararın Yargıtay bozma ilamı ile kesinleştiği, asıl davada ise davacı yanın taraf olmadığı bir dosyaya pay ayrılmasını istemek bakımından aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, birleşen dava yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Buldan İcra Müdürlüğü"nün 2010/76 E. sayılı takip dosyası kapsamında hazırlanmış bulunan 01.03.2010 tarihli sıra cetvelinin 3. sırasında davalıya ayrılmış olan payın, Buldan İcra Müdürlüğü"nün 2010/76 Esas sayılı takip dosyasının alacaklısı olan davacıya ayrılmış bulunan 1. sırasına, davacının sırası itibariyle hissesine düşecek pay kadarı ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın kalması halinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Asıl dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK. m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK"nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor alınıp tarafların garame paylarının hesaplanması ve bu hesaplama doğrultusunda yukarıda açıklanan ilkeye uygun olarak eda hükmü kurulması gerekirken, hükmün gerekçe bölümünde Dairemiz bozma ilamının yazılması ile yetinilmesi, hüküm bölümünde de infazı mümkün olmayacak şekilde gerekçenin aynen tekrar edilmesi suretiyle hüküm kurulması, HMK"nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olmuştur.
Öte yandan, 18.03.2010 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 27.02.2012 olarak yazılması da hatalı olmuştur.
3-Bozma nedenine göre, asıl davada davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl davada davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.