4. Hukuk Dairesi 2014/9696 E. , 2014/13896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI : 2013/457-2013/560
Davacı M.. Ç.. vekili Avukat C.K tarafından, davalılar G.. P.. vd aleyhine 30/12/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; görev yönünden reddine dair verilen 31/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar görenlerin kamu görevlileri ile Sağlık Bakanlığı aleyhine açtıkları maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece, İdare Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.(T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda, Devlet Hastanesinde doktor olan davalının, hatalı ameliyat yaparak davacının felç kalmasına neden olduğu ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkisini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre, somut olayda davalı doktor G.. P.."a husumet tevcih edilmesi doğru değildir.
Şu halde, davanın davalı G.. P.. yönünden husumet (taraf sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davalı idareyle birlikte onun yönünden de görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA; davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle davalılardan G.. P.. yönünden kişisel kusur incelemesi yapılması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.27/10/2014