Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/10228 Esas 2014/13881 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10228
Karar No: 2014/13881
Karar Tarihi: 27.10.2014

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/10228 Esas 2014/13881 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/10228 E.  ,  2014/13881 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Taraflar arasındaki faiz alacağı davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 01/07/2014 gün ve 2013/7938-2014/5560 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 228,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine 27/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    ....

    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesine göre; idarenin (kamu kurumunun) "eylem ve işlemleri" sonucu zarar gördüğünü ileri süren hak sahiplerinin açacakları tam yargı davalarına bakma görevi İDARİ YARGININ yetki sınırları içine girmektedir.
    Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, (zira mahkemelerin görevleri yasalarla belirlenir.) taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re"sen değerlendirilip, görev hususunun yasalara uygun olarak karara bağlanması gerekir.
    Yargıtay uygulamalarında idarenin eylemi, "plan ve projeye bağlanmayan" haksız eylem niteliğinde görüldüğü hallerde, hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarında görevli mahkemelerin Adli yargı olacağı kabul edilmektedir. Ancak, ben bu uygulamayı 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesine aykırı gördüğüm için bu görüşe katılmıyorum. Zira, mahkemelerin görev sınırları yasalar ile belirlenip, yasalara aykırı şekilde yargı kararı ile belirlenemez. Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde hiçbir ayrım yapılmaksızın idarenin tüm "eylem ve işlemlerinden dolayı" idari yargının görevli olduğu açıkça belirtildiğine göre, idarenin “plan ve projeye bağlı olmayan” eylemleri de adından anlaşılacağı üzere “eylem” olduğundan ve Yasa’da tanımlanan görev kapsamına “eylem” de alınmış olduğundan ve burada önemli olanın eylemin niteliği olmayıp eylemin kimin tarafından yapıldığıdır. Yasa, idarenin (kamu kurumunun) eylemlerini idari yargının görev sınırları içerisine almış olduğuna göre, idarenin haksız eylem niteliğinde kabul edilen eylemlerinde görevli mahkemenin (Yargının) adli yargı olacağına ilişkin düşüncelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.
    Somut olayımızda da davacı taraf, davalı idarenin (kamu kurumunun) kamu hizmetini yerine getirirken ortaya koyduğu eylem veya işlemlerinden zarar gördüğünü ileri sürerek bu davayı açtığına göre davaya bakma görevi idari yargının yetki sınırları içinde kalacağından adli yargı hakiminin yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar vermesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüş ve düşüncelerine katılmıyorum. 27/10/2014





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.