22. Hukuk Dairesi 2018/12173 E. , 2018/22871 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin ... sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ... sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, dava konusu alacak taleplerinin haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talepleri yönünden davanın kabulüne, fazla çalışma ücreti alacağı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
... sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı ... Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin ... sözleşmesini haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde tıbbi tanıtım temsilcisi olarak çalışan davacının ... sözleşmesi,... Tıp Fakültesi...Kliniğinde Dr. ...’a 26/07/2013 tarihinde, tanıtım amaçlı ziyaret gerçekleştirmemiş olmasına rağmen, ziyaret gerçekleştirdiği yönünde gerçeğe aykırı raporlama yaptığı iddiasıyla, haklı sebep bulunduğu ileri sürülerek işverence feshedilmiştir. Davacı, fesihten önce alınan savunmasında özetle, Dr. ...’ı asistan odasında ve koridorda gördüğünü, ziyaret esnasında anılan doktoru ünitede görmesi ve asistan listesinde adının olmasından dolayı tayin durumunu sorgulama ihtiyacı duymadığını, tayini çıkmasına rağmen hastanedeki işleri yüzünden sık sık geldiği için yüz yüze ürün tanıtımı yaptığını beyan etmiştir.
Davacı işçinin imzasını taşıyan, 2013 yılının 7. ayına ait, aylık özet çalışma raporu başlıklı belgede, “... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi” sütununda çalışan doktorlar arasında gösterilen ...’ın, davacı tarafından ziyaret edildiğine yönelik bildirim bulunmaktadır. Oysa ki, Dairemizin 15/05/2018 tarihli geri çevirme kararı üzerine dosyaya giren, ... Üniversitesi Personel Daire Başkanlığının cevabi yazısından,... Üniversitesi Tıp Fakültesinde ...ana bilim dalında araştırma görevlisi olan ...’ın, üniversitedeki ihtisas çalışmasını tamamlamasına müteakip 24/05/2013 tarihinde görevinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu halde söz konusu raporlamanın gerçeğe uygun olmadığı açıktır. Davacı işçi, işverene verdiği savunmasında, doktorun tayini çıkmasına rağmen hastanedeki işleri yüzünden sık sık geldiğinden yüz yüze tanıtım yaptığını, doktoru ünitede görmesi ve asistan listesinde adının olmasından dolayı tayin durumunu sorgulama ihtiyacı duymadığını beyan etmiş ise de, çalışma raporunda söz konusu doktor “... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi” işyerinde çalışan doktorlar arasında gösterilmekte olup, bu doktorun 24/05/2013 tarihinde hastanedeki görevinden ayrılmış olması karşısında, işçinin bu savunmasına değer verilmesi mümkün değildir.
Davacının eylemi, doğruluk ve bağlılığa aykırı davranış niteliğinde olduğundan, fesih 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesi uyarınca haklı sebebe dayanmaktadır.
Feshin hak düşürücü süre içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediği meselesine gelince; işverenin tüzel kişi olması durumunda, 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde düzenlenen altı işgünlük süre, feshe yetkili merciin öğrenme tarihinden itibaren başlar. Feshe neden eylem konusunda işverenlikçe soruşturma yapılması süreyi başlatmaz. Somut olayda, davalı tarafça dosyaya sunulan belgelerden, feshe yetkili kişinin ...olduğu, işyerinde gerçeğe aykırı ziyaret raporlaması hakkında işverence yapılan araştırma ile kontrol işlemlerinin tamamlandığının ve davacının da dahil olduğu ellibir kişilik listenin insan kaynakları müdürü tarafından feshe yetkili kişi ...na 24/10/2013 tarihli elektronik posta ile bildirilerek fesih için onay istendiği, aynı tarihli elektronik posta ile verilen onay akabinde, Beyoğlu 34. Noterliğince düzenlenen 24/10/2013 tarihli fesih bildiriminin keşide edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, fesih hak düşürücü süre içerisindedir.
Anılan sebeplerle, feshin 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesi uyarınca haklı sebebe dayandığı ve hak düşürücü süre içerisinde gerçekleştiği sabit olduğundan, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.