6. Ceza Dairesi 2018/2446 E. , 2020/1084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit, kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2"nci maddesi uyarınca Resmi Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322"nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326"ncı maddeleri uygulanacağı...” hususu nazara alındığında temyiz süresinin 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 310/1. maddesi uyarınca bir hafta olduğu, ancak 7035 sayılı kanunla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 291. maddesine göre ise bir hafta olan temyiz süresinin on beş güne çıkarıldığı, sanık ... ile sanıklar ... ve ... savunmanının yüzüne karşı verilen 27.02.2018 günlü mahkeme hükmünün karar eteğinde, “Temyiz süresinin 15 gün olduğunun” belirtilmesi üzerine, sanık ... savunmanının 12.03.2018 tarihinde temyiz davası açma talepli dilekçe verdiği anlaşılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK"nin 34/2, 40/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; mahkeme kararlarında ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını, sürelerini ve yönteminin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiğinin açık ve buyurucu bir kural olduğu, bu bağlamda mahkemenin yanıltıcı ifadesi nedeniyle, sanık ... savunmanının 15 gün içerisinde temyiz davası açmasının olağan olduğundan; sanık ..."in savunmanın temyiz isteminin süresinde kabulü hususu benimsenerek, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
05.05.2007 olan suç tarihinin iddianame ve gerekçeli karar başlığında yerinde düzeltilmesi olanaklı kabul edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık ... ile tanık ..."ün olay tarihinden yaklaşık 7 yıl önce boşandıkları, evlilikleri sürecinde müşterek iki çocuklarının bulunduğu, boşanmaları sebebiyle sanığın mağdura toplam 4.500 TL nafaka ödediği, ancak sanığın artık bu nafakayı ödemek istemediği gibi ödediği nafakaları da geri almak istediği, bu amaçla zaman zaman tanık ... ile tanığın 6 yıldır birlikte yaşadığı mağdur ... ile babası mağdur ..."ü arayıp da öldürmekle tehdit ettiği; olay günü saat: 15.00 sıralarında kitapçı da sanık ... yanında kardeşi diğer sanık ... ile mağdurlar ... ve ..."ün ise yanında mağdur ..."ün avukatı tanık ... ile gittiği; taraflar arasındaki gerginliğin tartışmaya dönüştüğü, sanık ..."in elindeki bıçağı mağdur ..."e savurduğu, sanık ..."in sandelye ile mağdur ..."e vurmak suretiyle yaraladığı, sanık ..."in tanık ..."ya hitaben “Parayı ödesinler, yoksa onların kapısına on tane adam yığarım” şeklinde tehdit ettiğinin mağdurların aşamalarda özünde değişmeyen beyanları, sanıkların tevil yollu ikrarı ve tanıklar ... ve ..."ün beyanlarıyla anlaşılan olayda;
Sanık ... ile tanık ..."ün 11.10.1996 tarihinde evlendiği, bu evlilik birliği içerisinde 07.01.1998 doğumlu kızı ... ve 31.12.1998 doğumlu oğlu..."in dünyaya geldiği, Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/343 Esas ve 2000/109 Karar sayılı ilamı ile 21.03.2000 tarihinde kesinleşerek boşandıkları, ancak anılan ilamda sanık hakkında ödemesi gereken bir nafaka yükümlülüğünün olup olmadığı ve kimlere yönelik olduğu konusunda dosya kapsamında bir bilgiye ulaşılamadığından taraflar arasında ihtilafa konu 4500 TL"lik nafakanın müşterek çocuklar için mi yoksa tanık ... için ödenen yoksulluk nafakası mı olduğu konusunda duruksamalara neden olduğu anlaşılmakla, öncelikle anılan boşanma ilamı celp edilerek duraksamalı husus araştırılıp netleştirildikten sonra sonucuna göre, eylemin hukuki vasfının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilip yargılamaya devamla yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış hakkının korunmasına, 03.03.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.