Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6459
Karar No: 2015/6021
Karar Tarihi: 22.04.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/6459 Esas 2015/6021 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/6459 E.  ,  2015/6021 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/10/2013
    NUMARASI : 2010/218-2013/409

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı H...Y..."in 05/04/2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşinden olan çocukları davacılar C.. Ça.. Pınar ve Duygucan ile ikinci eşi olan davalı Serpil "in kaldıkları, muris H... Y..."in, maliki olduğu 371 ada 393 parsel sayılı taşınmazda ki 2 nolu bağımsız bölümün 1/2 payını üzerinde bırakarak 1/2 payını 21/01/2009 tarihinde davalı Serpil"e satış suretiyle temlik ettiği; davacıların, satış işleminin kendilerinden mal kaçırmaya yönelik olarak muvazaalı biçimde gerçekleştirildiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ile tescili isteğiyle eldeki davayı açtıkları; davalının ise, 1998 tarihinde emekli olduğunu, murise maddi destekte bulunduğunu, satışın muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706 (yeni TMK 782) Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.


    Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı, yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
    Somut olaya gelince, davacılar, mirasbırakan Hüseyin"in ilk eşten olma çocukları, davalı ise ikinci eşidir. Mirasbırakanın, davalı Serpil ile 26.06.1999 tarihinde evlendikten sonra hastalığı nedeniyle uzun süre tedavi gördüğü; davalının, tedavi süresince mirasbırakanın bakım ihtiyaçlarını karşıladığı, mirasbırakan ile birlikte ikamet ettikleri davaya konu bağımsız bölümde kendi parasıyla büyük tadilatlar yaptırdığı, mirasbırakanın bir kısım borçlarını ödediği; mirasbırakanın ise, davaya konu taşınmazın 1/2 payını üzerinde bırakarak 1/2 payını davalıya satış yoluyla devrettiği gözetildiğinde, mirasbırakanın davacı çocuklarından mal kaçırma amacıyla hareket etmediği, davalının yaptığı ödemeler ve masraflar karşılığında temlikte bulunduğu kabul edilmelidir.
    Ne var ki, Mahkemece, murisin, davalının kendisini sahiplenerek evin düzenini kurması ve borçlarını kapatarak destek olması karşılığında minnettarlığını göstererek evin 1/2 payını devrettiği kabul edildiği halde, satış tarihi itibariyle 1/2 payın bedelinin 26.000,00 TL olarak tespit edildiği, satış bedeli olarak tapuda 9.350,00 TL olarak gösterildiği, değerler arasında çok fazla fark bulunduğu, evin bedelinin murise ödenerek satın alındığı olgusunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
    Hemen belirtilmelidir ki; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır. Yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın, dava konusu bağımsız bölümü ilişkin olarak davalıya yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği açıktır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi