22. Hukuk Dairesi 2018/13709 E. , 2018/22863 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26/06/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ... ... adına vekili .... adına ve davacı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi ve belge eksikliğinin giderilmesi için mahkemesine geri çevrildi. Eksiklik giderildikten sonra dosya yeniden Dairemize gelmekle, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin ... sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, sunduğu cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davanın, belirsiz alacak davası türünde mi, yoksa kısmi dava türünde mi açıldığı hususunda, davacı vekilinin talebi açık değildir. Bu halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 119/2. maddesi gereğince, davacı vekiline, bir haftalık kesin süre verilerek, dava konusu edilen her bir alacak yönünden talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu açıklaması istenilmeli ve neticeye göre yapılacak değerlendirmeyle sonuca gidilmelidir. Bu yönde bir işlem tesis edilmeden, davaya devam edilerek karar verilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan, Mahkemece davacının 01/01/2007-25/05/2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı ve bu sürenin tamamından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında, bir kısım sürelerde davacının sigortalı çalışmasının bulunmadığı ve ayrıca bir kısım çalışmalarının ise dava dışı işverenlere ait işyerlerinden tescilli olduğu görülmektedir. Mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları üzerinde durulmadığı gibi, dava dışı işverenlerle davalıların ne tür bir bağlantısı olduğu araştırılmamış; tanıkların bordro tanığı olup olmadığı yönünden de bir denetlemeye gidilmemiştir. Anılan sebeple, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları üzerinde durularak, tanıkların bordro tanığı olup olmadığı denetlenmeli, ilgili ticaret sicili müdürlüğünden dava dışı işverenlerin ticaret sicili kayıtları celp edilerek incelenmeli, davalılar ile dava dışı işverenler arasında bağlantı olup olmadığı araştırılmalı ve gerekirse tanıkların beyanlarına yeniden başvurulmalıdır. Neticeye göre, her bir davalının sorumlu olduğu çalışma süresi kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Ayrıca, karar gerekçesinde davalılar arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu kabul edilmiş ise de, dosya içeriğinde bu kabulü destekleyen bir delil yoktur. Kaldı ki, dava dilekçesindeki iddia, davacının davalı ... Ltd. Şti. işyerinde işe girdiğine, daha sonra ise davalıların kurduğu adi ortaklık bünyesinde her iki davalı şirketçe birlikte istihdam edildiğine yöneliktir. Sosyal Güvenlik Kurumu belgelerinde, davacının bir kısım çalışma süresinde, her iki davalının işçisi olduğu kayıtlıdır. Yukarıdaki paragrafta belirtilen doğrultuda yapılacak araştırma neticesine ve işçinin çalışmasının kesintisiz sürüp sürmediğinin belirlenmesine göre, davalıların tüm süreden birlikte sorumlu olup olmadıkları meselesi yeniden değerlendirilmelidir.
Kabule göre de, Mahkemece, davacının yılın tüm aylarında günlük oniki saat çalıştığı, birbuçuk saat ara dinlenme süresi düşümüyle haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı esas alınmış ise de, işin inşaat sektöründe olması dikkate alındığında, coğrafi koşullar ve iklim şartları itibariyle, her mevsim aynı düzende çalışmanın, işin niteliğine uygun olup olmadığının tartışılmaması hatalıdır. Anılan sebeple, bu yönde beyanları sorulmayan davacı tanıkları yeniden dinlenilerek, her mevsim aynı koşullarda çalışılıp çalışılmadığı hakkındaki bilgileri sorulmalı, ardından her iki taraf tanık beyanları birarada değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden, kararın sair yönleri incelenmeksizin bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı, davalılardan Bilgin ... yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.