16. Ceza Dairesi 2015/1217 E. , 2017/4202 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2014 tarih, 411829 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
Terör örgütü üyesi olmak ve örgüt adına silahlı eylemlerde bulunmak suçlarından sanık ...’un, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 125 ve 59/1. maddeleri gereğince müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 04.12.2001 tarihli ve 1997/77 esas, 2001/375 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, hükümlü vekilleri tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarihli ve 2013/422 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2013 tarihli ve 2013/495 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanıklar vekilinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 311/1-f. maddesine göre yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, ancak mahkemece sanıklar vekilinin dilekçesinde belirttiği hususların yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında bulunmadığından bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla dosyanın incelenmesinde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 16.07.2009 tarihli ve 6094/03 başvuru numaralı kararında sanıkların yargılanmaları sırasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlâl edildiğinin tespit edildiği ve sanıklar vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebinin de bu karara dayandığı, 5271 sayılı Kanununun 311/1-f. maddesinde "Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir." şeklinde düzenleme yer aldığı, bu hali ile 5271 sayılı Kanunun 311/1-f bendinde yer alan yargılamanın yenilenmesi koşulunun gerçekleştiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 05.12.2014 gün ve 94660652-105-21-10946-2014-22101/73348 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
I-OLAY:
Terör örgütü üyesi olmak ve örgüt adına silahlı eylemlerde bulunmak suçlarından 765 sayılı TCK’nın 125 ve 59/1 maddeleri gereğince müebbet ağır hapis cezasıyla hükümlü olan ...’un yeniden yargılanma talebi Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarih, 2013/422 değişik iş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Karara karşı yapılan itiraz Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2013 tarih, 2013/495 değişik iş sayılı kararıyla reddedilerek hüküm kesinleşmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi 16.07.2009 tarih, 6094/03 başvuru no ile El ... ve diğerleri/Türkiye davasında; “sanığın gözaltında avukat bulundurma hakkından yararlanamadığına ilişkin şikayetinin kabul edilebilir olduğunu” bu çerçevede başvuranın adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, talep etmesi halinde AİHS 6/1 maddesindeki gereklilikleri karşılayacak şekilde yeniden yargılanmasının gerekeceğine karar vermiştir.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi 05.02.2010 tarih, 2010/104 müteferrik sayılı kararında; hükümlünün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 10.12.2002 tarihinde başvurduğu, 04.02.2003 tarihinden önce yapılan başvuruların CMK’nın 311/f maddesi kapsamında kalmadığı, bu nedenle yargılamanın yenileme nedeni sayılamayacağından talebin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda ayrıntısına yer verilen gerekçeler doğrultusunda, Adalet Bakanlığınca Kanun Yararına Bozma yoluna gidilmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
04.02.2003 tarihinden önce hak ihlali nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine, verilen ihlal kararlarının yargılamanın yenilenmesi nedeni kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
1-Yargılamanın Yenilenmesi
A-Genel Olarak:
Kesin Hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır.
Kesin hüküm; doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması bu şekilde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi olağanüstü kanun yolu ile mümkün olabilecektir.
“Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün” temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, “hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar güvenlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez.” Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir.” (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.)
“Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar.” (Yenidünya-İçer, CMK 2016 baskı 835. syf.)
İstisnai nedenlerle yargılamanın yenilenmesine karar verildikten sonra yapılacak yargılamada izlenecek yol; yeni bir yargılamada olduğu gibi deliller toplanabilir. Re’sen araştırma ilkesi sonucu olarak yenilenme sebebine bağlı olmaksızın başvuruda belirtilen delillerin dışında da delil toplanabilir. Toplanan deliller karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, mevcut deliller irdelenmeli delillerle sonuç arasında bağ kurulmalı bir başka deyişle bu delillerle önceden bu sonuca varıldığı anlatılmalı, suçun nitelendirilmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. (Ünver- Hakeri CMK. şerhi)
Yargıtay CGK’nın 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 esas, 2014/121 karar sayılı içtihadında vurgulandığı üzere, “yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebini dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.” bu nedenle yargılamanın yenilenmesi nedenleri tek tek sayılmıştır. CMK’nın 311. maddedeki düzenleme aşağıdaki şekildedir;
(1)Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c)Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d)Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e)Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f)Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2)Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 04.02.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 04.02.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
Uyuşmazlık konusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile hükümlü hakkındaki yargılamanın hakkaniyete uygun yapılmadığı ve adil yargılama ilkesine aykırı olduğuna ilişkin tespittir.
Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya altsoyu, kardeşleri şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir.
Talepte bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir.
Somut olayda yargılamanın yenilenmesi CMK 311/1-f maddesindeki “ceza hükmünün, insan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya ekli protokollerinin ihlali sureti ile verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu halde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde istenebilir.” hükmüne dayandırılmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununa 11.04.2013 tarih, 6459 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesi gereğince; “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlalin tespitine dair kesinleşmiş kararlardan 15.06.2012 tarih itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK 311/2. fıkra uygulanmayacaktır.”
Hükümlü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 10.12.2002 tarihinde başvuru yapmıştır. İkinci dairenin 16.07.2009 tarih, 6094/03 sayılı Elçiçek ve diğerleri-Türkiye davasında verilen ihlal kararına karşı taraflarca büyük daireye 3 ay içinde başvuru olmadığından 16.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 01.08.2003 tarihli yazısına göre; Başvurucunun davasının 15.06.2012 tarihi itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesince denetlenmekte olan kararlardan olduğu, anlaşılmıştır.
AİHM’in ihlal kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren yargılamanın yenilenmesi için 1 yıl içinde yapmış olduğu başvurunun CMK 311/2 maddesi gereğince süre yönünden reddedilmiş ise de, 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Kanun ile CMK’ya eklenen geçici ikinci maddenin hükümlü lehine maddi sonuçlar doğuran düzenleme olması nedeniyle TCK’nın 7. maddesi gereğince uygulanmasının gerekliliği açık olmakla bu kanun yürürlüğe girdikten sonra yapılan başvurunun süresi içinde olduğu kabul edilmelidir.
Yerel mahkemece yapılacak işlem, ihlal kararı doğrultusunda duruşma açmak suretiyle yeniden yargılama yapıp oluşan sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi kanuna aykırı görüldüğünden kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
IV- SONUÇ VE KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2014 tarih, 2014/411829 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin KABULÜNE,
5271 sayılı CMK’nın 311/1-f bendi gereğince yargılamanın yenilenmesi koşulu gerçekleştiğinden CMK’nın 309/4-b maddesi gereğince Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2013 tarih, 2013/495 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA,
Gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.