9. Hukuk Dairesi 2021/2774 E. , 2021/7385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan Lastik İş Sendikasının Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başvurarak müvekkiline ait işletmede işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi yapmak için başvurduğunu, bunun sonucunda Bakanlık yetki tespiti yazısı ile davalı sendikanın yetki başvuru tarihi olan 23.01.2020 tarihi itibarı ile işletmede çalışan 178 işçiden 82’sini üye kayıt ettiği ve 81 işçinin sendikanın üyesi olduğu davalı sendikanın müvekkile ait işletmede (gerçekte iki farklı işkolunda iki ayrı işyeri) işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek için yasanın aradığı %40 üye yapmak şartını sağladığının belirtildiğini, yetki tespiti yazısının hukuka aykırı maddi gerçeklerden uzak, hukuki dayanak ve delillerden yoksun olup eksik incelemeye dayanan hatalı bir tespit olduğunu, davalı sendikanın yetki tespiti için başvurduğu işyerlerinin, ... ilinde şirket genel merkezi ile şirketin Serinhisar-Yatağan’daki fabrikasında çalışan işçilere ait olup, söz konusu iki işyerinin farklı işyerleri olduğunu, ..."de bulanan şirket genel müdürlüğünde şirketin idaresi ve yönetiminin gerçekleştirildiğini, yine şirketin genel müdürlüğü vasıtası ile fabrikada üretilen malların pazarlamasının yapıldığını, bu nedenle şirket genel müdürlüğünde şirketin idaresi ve üretilen ürünlerin pazarlaması (satış, tahsilat, bağlantı) için çalışan işçilerin ancak “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolunda çalıştıklarından ve ancak 10 sıra numaralı işkolunda faaliyet gösteren bir sendikaya üye olabileceklerinden söz konusu işçilerin 4 sıra numaralı “Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç” işkolları içerisinde yer alan bir işçi sendikasına üye olmalarının mümkün olmadığını, Bakanlığın müvekkili şirkete ilişkin 3 işyeri belirlediğini, Acıpayam-Serinhisar-Yatağan yolu 1. km’de şirketin kimyasal ham maddesi üretimi yapıldığını, ...,... iş merkezi işyerinde tamamen idari personel ile muhasebe, ithalat ve ihracat bölümünün bulunduğunu, Pamukkale Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölümü işyerinin 30.06.2013 tarihinde kapandığını, sonuç itibariyle müvekkili şirkete ait biri ... merkezde diğeri Serinhisar-Yatağan’da olmak üzere 2 farklı işkolunda faaliyet gösteren 2 ayrı işyeri bulunduğunu, ... merkezde çalışan 11 işçinin yetki tespiti yazısında hatalı bir şekilde çoğunluk tespitinde göz önüne alındığından toplam işçi sayısından düşülmediğini, ... merkezde çalışanlar toplam işçi sayısından düşüldüğünde davalı sendikanın Serinhisar’da bulunan fabrikada çalışan işçilerden %50’den bir fazlasını üye yapamadığını, sendikanın fabrika merkezinin 10 sıra numaralı işkolunda olması nedeni ile bu işyerinde hiç örgütlenemeyeceğinin görüleceğini, müvekkil şirketin farklı işyerlerinde işkolu tespiti yapılmadığını, esasen farklı 2 adreste bulunan farklı 2 işyerinde işkolu tespiti yapılmadan verilen kararın hukuku aykırı olduğunu, iki işyeri arasında 55 km mesafe olduğunu, tehlike düzeyleri farklı, iştigal konuları ayrı tamamen farklı işyerleri olduğunu, Bakanlık Çalışma Genel Müdürlüğünün davalı sendikaya ancak ve ancak kabul ve ikrar anlamında olmak üzere işyeri düzeyinde yetki tespiti yazısı vereceğini, işletme düzeyinde yetki tespiti yazısı veremeyeceğinin açık ve aşikar olduğunu ileri sürerek 04/02/2020 tarih ve 337867 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili gerekçeli dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359 uncu maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk derece mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” bölge adliye mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır.
Buna göre kararda, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Mahkeme, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (KURU, Baki/ARSLAN, Ramazan/YILMAZ, Ejder: 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı , ... 2011, s.472).
Anayasa’nın 141 inci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07/06/1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kanun koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Diğer taraftan, kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi, tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hale getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez.
Açıklanan hukuki olgular karşısında belirtmek gerekir ki, somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu unsurlardan olan “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” hususları kararda yer almadığından, davacı vekilinin gerekçeli şekilde istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları değerlendirilmediğinden ve bu itirazlara dair bir gerekçe tesis edilmediğinden, bir başka ifadeyle karar somut olaya özgü hukuki gerekçe ihtiva etmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararı 6100 sayılı Kanun’un 359 uncu maddesine aykırı olarak tesis edilmiştir.
Bu itibarla, anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde tesis edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.