Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3049
Karar No: 2019/20
Karar Tarihi: 17.01.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3049 Esas 2019/20 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/3049 E.  ,  2019/20 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Denizli 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.06.2013 tarih ve 2011/429 E., 2013/403 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 05.02.2015 tarih ve 2013/29673 E., 2015/3257 K. sayılı kararı ile:
    “...Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret, fazla çalışma ile genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalıların Cevap Özeti:
    Davalılar, davacının devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini alacak isteklerinin yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar davalı tarafından temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanun"un 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanun"un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir..
    Somut olayda mahkemece işyerinde kullanılan kiyasallar nedeniyle davacının elinde yaralar oluştuğu davalının bu konuda önlem almadığı bu nedenle davacının işe gelmemesinin haklı bir nedeni olduğu kabul edilmiştir. Davacının haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiği kabul edildiğine göre ihbar tazminatı isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir...”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yerinde 28.07.2007-04.02.2011 tarihleri arasında çalıştığını, 04.02.2011 tarihinde iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatlarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının sorunlu bir işçi olduğunu, 02-04.02.2011 tarihlerinde art arda üç gün mazeretsiz işe gelmediğinden iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dosya içerisinde muhtelif tarihlerde düzenlenen devamsızlık tutanaklarının bulunduğu, 23.09.2010 tarihine kadar düzenlenen devamsızlık tutanaklarına ilişkin davacı işçinin işe gelmeme sebebi olarak elindeki egzama nedeniyle epoksi bölümünde kullanılan kimyasal maddenin ellerini yara yaparak şişlik oluşturmasını gösterdiği, davalı işverenin bu durumdan haberdar olmasına rağmen davacıyı aynı bölümde çalıştırmaya devam ettiği, 23.09.2010 tarihinden itibaren düzenlenen devamsızlık tutanaklarından sonra savunma alınmadığı, yargılama sırasında da davacının ellerinde yara izlerinin bulunduğu, davalı işverenin davacının işten zarar görmemesi için gereken önlemleri alması gerekirken bahsi geçen sebeple işe gelmeyen davacı işçinin iş sözleşmesini haklı olmayan nedenle feshettiği, davacının işe gelmemesinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece, davacının ellerindeki rahatsızlık sebebiyle işe gelemediği, işe gelmeme eylemi ile iş sözleşmesini feshetme gayesinde olmadığı, muhtelif tarihlerde düzenlenen devamsızlık tutanaklarına ilişkin davacının devamsızlık sebebini egzama rahatsızlığı nedeniyle epoksi bölümünde kullanılan kimyasal maddenin ellerinde yara ve şişlik oluşturması olarak gösterdiği, davalı işverenin bu durumdan haberdar olmasına rağmen davacıyı aynı bölümde çalıştırmaya devam ettiği, uygun çalışma ortamı sağlamadığı, davacının tamamen çalışma sırasında kullandığı kimyasallar nedeniyle ellerinde oluşan rahatsızlıktan dolayı haklı bir sebebe dayanarak işe gelemediği, davacının işe gelmemesinde haklı nedeni bulunduğu hâlde davalı işveren tarafından davacı işçinin ardı ardına iki iş günü işe devam etmemesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilmesinin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce Özel Dairece, davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile ihbar tazminatı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihbar tazminatının brüt 1.762,88TL olarak hesaplandığı, mahkeme tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle brüt 1.000TL ihbar tazminatının hüküm altına alındığı, bu durumda direnme kararının verildiği 30.04.2015 tarihi itibari ile 2.080,00TL olan temyiz edilebilirlik sınırının altında kalıp kalmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz isteminin esastan incelenmesinin mümkün olup olmadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, 01 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun"un 450 nci maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesi;
    “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016- 6273/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden, Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun"un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427 nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    Direnme kararının verildiği 30.04.2015 tarihinde bu miktar 2.080,00TL’dir.
    16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
    Davacı eldeki alacak davası ile kıdem tazminatının yanı sıra ihbar tazminatının da tahsilini istemiştir. Mahkemece verilen karar, Özel Dairece sadece ihbar tazminatına yönelik olarak bozulmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihbar tazminatı brüt 1.762,88TL olarak hesaplanmış ve mahkeme tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle brüt 1.000TL ihbar tazminatı hüküm altına alınmak suretiyle direnme kararı verilmiştir. Belirtilen ve direnmeye konu bu miktar direnme kararının verildiği 30.04.2015 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 2.080,00TL’nin altındadır.
    Direnme kararının verildiği 30.04.2015 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırı 2.080,00TL olmakla, direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı ve bu itibarla davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerektiği oy birliği ile kabul edilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.01.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi