3. Hukuk Dairesi 2014/150 E. , 2014/7150 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2012/398-2013/586
Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların evli olduklarını, aralarında görülen boşanma davasının devam ettiğini, davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarını alamadığını ileri sürerek, dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının aynen teslimine, aynen teslimi mümkün olmaması halinde fiili ödeme günündeki değerlerinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsedilen ziynet eşyalarının adet ve miktar olarak doğru olmadığını, müvekkilinde bulunmadığını, davacının müşterek haneyi terk ederek baba evine gittiğini, açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, a)6 tane 22 ayar adana burması (20 gr.), b)3 adet 22 ayar hediyelik bilezik (8 gr.), c)8 adet Cumhuriyet altını, d)12 adet çeyrek altın,e) 1 adet yarım altın, f)2 adet reşat altın, g)1 adet beşibirlik altın, h)1 tane 1 metre burgulu halat zincir, ı)1 tane 1 metre pullu zincir, i)1 tane 14 ayar kalın kelepçeli bilezik, k)3 tane taşlı künye, l)4 tane 14 ayar kalın yüzük, m)1 tane altın kaplama bayan kol saat ve n)düğünde takılan paranın ( 1.470.TL.) davalı taraftan davacı tarafa aynen teslim edilmesine, aynen teslimin mümkün olmaması halinde fiili ödeme tarihindeki değerlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; mahkemece verilen davanın kabulü ile 10 tane Adana burma (27 gram ), 22 tane cumhuriyet altını, 1 tane burgulu 1 metre kalın zincir, 1 tane 1 metre pullu kalın zincir, 4 tane reşat altını, 1 tane kelepçe kalın bilezik, 3 tane kalın ve taşlı bilezik, 4 tane kalın yüzük, 1 beşibirlik, 1 tane altın saatin davalı taraftan alınarak davacı tarafa aynen teslim edilmesine, aynen tesliminin mümkün olmaması halinde fiili ödeme tarihindeki değerlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin 22.09.2011 tarihli kararın davalı vekilinin temyiz istemi üzerine 6. Hukuk Dairesi tarafından incelendiği ve 19.03.2012 tarih ve 2012/941 Esas ve 2012/4352 Karar sayılı ilamı ile; "Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/son maddesi, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur. Mahkemece dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesi ile bozulmuştur.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar.
Mahkemece verilen 22.09.2011 tarihli kararı yalnızca davalı vekili temyiz etmiş, 6. Hukuk Dairesi"nce 19.03.2012 tarihli ilamla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davacı temyiz hakkını kullanmadığından mahkemece bozma ilamına uymakla ilk kararda belirtilen hususlarda davalı yararına usuli muktesap hak oluşmuştur. Hal böyle iken mahkemece, yeniden bilirkişi raporu alınarak aleyhe hüküm verme yasağına aykırı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mahkemece bozma kararına uyulduğu halde hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesine ilişkin bozma ilamının yerine getirilmemesi de doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece; hüküm yalnız davalı tarafın temyizi üzerine bozulduğu için temyiz edenin aleyhine bir hüküm kurulmaması ve bozma ilamının gereklerinin aynen yerine getirilmesi gerekirken, açıklanan bu ilkelere aykırı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.