Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; elektrik abonesi olan müvekkili hakkında davalı tarafından 63.875,30 TL kaçak ek tahakkuku, 42.498,30 TL kaçak tahakkuku düzenlendiğini, bunun kabul edilemez olduğunu belirterek, davacının davalı kuruma 106.373,80 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edilerek, yönetmeliğe göre tahakkuk yapıldığını, iddiaların dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 50.856,42 TL yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmektedir. Somut olayda; yargılama sırasında bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen 16.12.2012 tarihli ilk raporda davacının 5.132,68 TL borçlu olmadığı belirlenmiştir. 30.11.2012 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ise 50.856,42 TL borçlu olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
HUMK"nun 275. maddesi (yeni HMK 266.) hükmüne göre, mahkemece, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Kural olarak bilirkişi raporu hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile taraf vekillerinin rapora itirazları değerlendirilmeli, alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak davacının kullanımının kaçak olup olmadığı ve olay tarihi itibariyle uygulanması gereken EPDK kararları ve Yönetmelik hükümlerine göre davanın sonuçlandırılması gerekirken, birbiriyle çelişen raporlardan ikincisine itibar edilerek, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.