17. Hukuk Dairesi 2014/14713 E. , 2017/516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve maliki olduğu araçların çarpışması sonucu davalı ...’nin aracında yolcu olarak bulunan müvekkilinin hayati tehlike geçirerek sağ ve sol tarafından felç geçirdiğini, %94 oranında uzuv zaafı bulunduğunu, konuşamadığını, kazadan önce aylık 400,00 TL ücretle özel konfeksiyonda makine ustası olarak çalıştığını, çenesini kullanamadığını, elmacık kemiğinin kırıldığını, çehresinde sabit eser kaldığını, bir dizi estetik ameliyat geçirmesi gerektiğini, yatalak kaldığını, refakatçi ve bakıcı tuttuğunu, ömür boyu başkasının bakımına muhtaç olduğundan ömür boyu bakıcıya ihtiyacı olduğunu, özel beslenme tüpü ile beslendiğini, tüm tedavi giderlerini müvekkilinin karşıladığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL ilaç, tedavi, ileride olacağı estetik ameliyat gideri, 100.000,00 TL bakıcı gideri, 200.000,00 TL maluliyet zararı olmak üzere toplam 302.000,00 TL maddi, 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., kazada kendisinin kusuru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabul-kısmen reddine, taleple bağlı kalınarak 300.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin kaza tarihi olan 26/01/2003 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının maddi tazminata ilişkin fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına, davacının olay sebebi ile uğradığı manevi zararın tarafların sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet ilkeleri birlikte değerlendirilerek takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/01/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
davanın yasal şartlar oluşmadığından davalı ... yönünden reddine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan işgöremezlik tazminatı, bakıcı gideri, tedavi gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece tarafların kusuru hususunda bilirkişi raporu aldırılmamış, hüküm gerekçesinde ... 13. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2007/533 Esas, 2009/19 Karar sayılı, 02/11/2011 tarihinde kesinleşen ilamı ile davalılardan Gazi"nin 6/8, Talat"ın 2/8 oranında kusurlu olarak kaza oluşumuna sebebiyet verdikleri, davalı ..."ın ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2003/140 Esas, 2005/416 Karar sayılı ilamı ile beraatine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, sözü edilen ... Ceza Mahkemesi kararı ile davalı ..."nin cezalandırıldığı, böylece davalı ... hakkında dava şartları ve unsurlarının oluştuğundan bahsedilmiştir. Oysa ceza davasında aldırılan ATK
raporunda kusur seçenekli olarak belirlenmiş olup ceza mahkemesince davalı ..."nin 6/8, davalı ..."ın 2/8 oranında kusurlu olduğuna dair seçeneğe değil, diğer seçenek olan davalı ...’nin 8/8 oranında kusurlu olduğuna dair seçeneğe itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davalı ...’nin %100 kusuruna göre hesaplama yapıldığı ve mahkemece davalı ... bakımından yasal şartlar oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği halde, mahkeme gerekçesinde davalılardan ..."nin 6/8, Talat"ın 2/8 oranında kusurlu olduğundan bahsedilmesi yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de;
a)6100 Sayılı HMK 266. ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacı maluliyetinin bulunduğu, yatalak kaldığı, bakıcıya muhtaç olduğundan bahisle de talepte bulunmuş, mahkemece bu hususlarda bilirkişi raporu aldırılmadan, davaya konu trafik kazasıyla ilgili ceza davasında aldırılan ATK raporu hükme esas alınarak 45 gün geçici işgöremezlik ve %100 maluliyet üzerinden hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece bir Adli Tıp Kurumu uzmanından kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre davacı Derya’nın varsa geçici işgöremezlik süresi, maluliyet oranı ve bakıcı hizmetine ihtiyaç duyup duymayacağının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
b)Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının işçi alacağına ilişkin onanarak kesinleşen iş davasında son aylık net ücreti 400 TL olduğundan hesaplamada bu ücret (asgari ücretin 1,71 katı) esas alınmıştır. Maluliyet tazminatı 662.319,49 TL olarak belirlenmiş, davacı başkasının bakımı olmadan hayatını idame ettiremeyeceğinden maddi zararında %100 artırım değerlendirilerek bakıcı gideri de 662.319,49 TL olarak belirlenmiştir. Bakıcı giderinin ödenmesi sırasında bakıcıyı çalıştıran davacının brüt asgari ücret kadar bir ödeme yapması gerektiği düşünülmeden, yerinde olmayan gerekçeyle maluliyet zararı kadar bakıcı giderine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ye geri verilmesine 24/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.