11. Hukuk Dairesi 2015/3429 E. , 2016/1385 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2014 tarih ve 2014/375-2014/468 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/02/2016 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekilleri Av. ... ve Av.... ile davalı-karşı davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı ... vekili, müvekkilinin davalı... Şti’nin toplam 20 hissesinden 4 hissesine sahip olduğunu, 10 payın ..."e, 6 payın ise... ait olduğunu, şirketin faaliyet alanının plastik ve metal üzerine krom nikelaj/sarı altın/kalay uygulama işleri olduğunu, şirketin 1998 yılında kurulduğunu, müvekkilinin 2004 yılında...’in hissesini devralarak ortak olduğunu, şirketin hiç kar payı dağıtmadığını, diğer ortakların gelir ve refah düzeylerinin arttığını, kendileri eş ve çocuklarının şirkette yüksek maaşla işe başladıklarını, ortak ... ile kardeşi ...’in davalı şirketle aynı iş kolunda faaliyet gösteren ve aynı yerde faaliyet gösteren .... Şti.’ni 26.01.2008 tarihinde kurduklarını, yeni kurulan bu şirketin kuruluşunda müvekkiline haber verilmediğini, davalı şirketi zarar eder bir hale getirdiklerini, davalı şirketin yüksek miktarda vergi borcu bulunduğunu,... bankasına taşınmazları ipotek ettiklerini, diğer ortakların şirketi kendilerine borçlandırdıklarını, şirketin 1.150.443,42 TL borcu bulunduğunu, yeni kurulan .... Şti’nin zarar etmeyip kara geçtiğini, bu şirketin müşteri portföyünün de davalı şirketle aynı olduğunu, şirketin bu haliyle borca batık duruma gelmesi ihtimali bulunduğunu ileri sürerek, şirkete idari kayyım atanması ve şirketin TTK’nun 549. ve devamı maddeleri uyarınca fesih ve tasfiyesini talep etmiş, karşı davaya cevabında, müvekkilinin 6762 sayılı TTK’nın 551. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması için haklı sebeplerin bulunmadığını savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili asıl davaya cevabında, davacı ...’in 09.02.2011 tarihli ihtarname göndererek müvekkili şirketin malvarlığının rayiç değerinin tespit ettirilmesi suretiyle ortaklıktan çıkmayı istediğini, şirketin diğer iki ortağı ... ve ....’in 03.03.2011 tarihli ihtarname ile hisseyi gerçek değeri üzerinden satın almak için uzlaşma çağrısında bulunduklarını, 25.08.2011 tarihinde öz varlık değer tespitinin yapıldığını, davacının hisse değeri olarak tespit edilen değerin davacıya ödenmek istendiğini, davacıya isterse...veya ... hisselerinin bedellerini ödeyerek devralabileceğinin bildirildiğini, ancak anlaşma sağlanamadığını, dava dışı ...Şti’nin 04.04.2008 tarihinde kurulduğunu, ...Şti’nin...... Ltd Şti. ile rakip firma olmadıklarını, iştigal konularının birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin finansal kiralama yoluyla 16.12.2011 tarihinde satın aldığı makineye ...Şti.’nin de kefil olduğunu, ...Şti’nin... Şti.’nin kiracısı olduğunu, her iki firmanın çalışanlarının birbirinden farklı olduğunu, müvekkil şirketin borca batık olmadığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş karşı davada, ...’in ortaklıktan çıkartılmasına, payının şirkete devredilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ...’in ...’da yaşadığı, her yıl Aralık ve Haziran aylarında Türkiye’ye geldiği, dava dışı .... Şti’nin davalı şirketle aynı taşınmazda ve faaliyet merkezinde ancak farklı faaliyet alanında çalıştığı, her iki şirketin birbirinin iştigal alanında değil, birbirini tamamlayan iştigal alanında faaliyet gösterdiği, dava dışı .... Şti’nin davalı şirketin taşınmazını 1.500,00 TL + KDV’ye kiraladığı ve kira bedelini ödediği, bu bedelin rayiçlere uygun olduğu, ilk rapordaki tespitler uyarınca davacı davalı şirketin feshini talep etmiş ise de 6762 sayılı TTK’nın 549/4 ve 551/2 maddesinde öngörülen haklı nedenle fesih şartlarının oluşmadığı, şirketin halen faaliyet gösterdiği, bu haliyle şirketin feshini talep etmenin iyi niyetle bağdaşmadığı, davacı ...’in haklı sebep olarak ileri sürdüğü hususların ancak kendisi açısından ortaklıktan çıkma veya kar payı talep etme hakkı vereceği, davacı tarafın gerek tanık beyanlarına karşı 07.01.2013 tarihli dilekçesi ve gerekse bilirkişi raporuna karşı 18.11.2013 tarihli beyanında “ talebini şirket ortaklığından çıkma olarak düzelttiği” ve talebinin bu yönde olduğunu beyan etmesi nedeniyle davalı-karşı davacı şirketin de baştan itibaren davacının şirketten çıkarılmasını talep ettiği göz önüne alınarak davacının tasfiye payının hesaplanması, bu payın kendisine ödenmesi için tasfiye payı konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 24.10.2013 tarihli ilk raporda 2013 yılının sonuna kadar olan (31.12.2013) çıkma payının hesaplanmadığı, bu tarih itibarı ile şirketin zarar kalemlerinin belirlenmediği, ikinci bilirkişi raporunda karar tarihine en yakın olan şirket aktif reel değerlerinin tespiti ile şirketin mevcut durumda davacıya düşen pay miktarının 122.459,74 TL hesaplandığı, bu miktardan işlemiş sermaye taahhüt borcu olan 19.900,00 TL ve faizi 19.989,00 TL toplamı 39.989,00 TL’nin mahsubu ile davacının alacağının 82.540,74 TL olarak hesaplandığı, hüküm tarihine en yakın değerlemenin bu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, davalı-karşı davacı... Şti’nin ...’e karşı açtığı şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin talebinin davacı-karşı davalı ...’in de şirket ortaklığından çıkma talebi gözetilerek kabulü ile davacı-karşı davalı ...’in TTK’nun 551. maddesi gereğince... Şti. ortaklığından çıkmasına, 82.540,74 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsili ile davacı-karşı davalı ...’e ödenmesine, bunun dışında kalan tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı-karşı davalı ... vekilinin asıl davaya yönelik tüm, karşı davaya yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Karşı dava, davacı-karşı davalı ..."in şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir.
TTK.nun 551/son maddesine göre, bir ortağın, ortaklıktan çıkması veya çıkarılması, ancak esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere uymak koşuluyla geçerlidir. Ayrılan ortağın hakları, ortaklığın esas sermayesinin itibari miktarını geçen mallardan ödenir veya payı sermaye koyma borcunun yerine getirilmesi hakkındaki hükümler uyarınca paraya çevrilirse yahut başka bir ortak tarafından devralınırsa, esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere uymak gereği yoktur. Ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen ortağın payı, gerçek değer hesap edilerek belirlenmelidir. Bu durumda, çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken, şirketin hüküm tarihine en yakın tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi gerekir (11. Hukuk Dairesi, 2003/492E, 2003/5870 K. sayılı emsal kararı).
Somut olaya bakıldığında yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davacı tarafın gerek tanık beyanlarına karşı 07.01.2013 tarihli dilekçesi ve gerekse bilirkişi raporuna karşı 18.11.2013 tarihli beyanında “talebini şirket ortaklığından çıkma olarak düzelttiği” ve talebinin bu yönde olduğunu beyan etmesi nedeniyle davalı-karşı davacı şirketin de baştan itibaren davacının şirketten çıkarılmasını talep ettiği göz önüne alınarak davacının ayrılma payının hesaplanması için bilirkişi incelemesine gidilmiştir. Mahkemeye sunulan 24.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda “fabrika binasının bulunduğu taşınmazın binanın ve müştemilatların değerlendirilmesiyle toplam değerinin 2.450.000,00 TL olduğu, şirketin rayiç değere göre özvarlığının 1.667.054,23 TL olduğu, reel özvarlığa göre ... %20 payının karşılığının 333.410,85 TL olduğu” bildirilmiştir. Davacı-karşı davalı ... vekilinin rapora yönelik itirazları üzerine mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi sonucu alınan 04.07.2014 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ise “davalı-karşı davacı şirkete ait taşınmazın dava tarihi ve keşif tarihi itibarı ile değerinin 2.320.000,00 TL hesaplandığı,şirkete ait malvarlığı ve makinelerin reel değerinin toplam 4.903.396,00 TL olduğu, 31.12.2013 tarihi itibarı ile şirketteki öz kaynakların (-)339.577,65 TL olarak belirlendiği, bu tarih itibarı ile şirket öz varlığının 612.148,70 TL hesaplandığı, davacının sermaye taahhüdü ve faiz toplamı 39.889,00 TL nazara alındığında davacının ayrılma payının 82.540,74 TL olduğu” bildirilmiştir. Davacı vekili anılan rapora karşı itirazlarını içeren 24.07.2014 tarihli dilekçesinde “mahkemece alınan iki rapor arasında çelişki olduğunu, şirketin özvarlığının tespitinde hatalar bulunduğunu, şirket içerisinde bulunan makine ve demirbaş ile tesisatın rayiç değere göre hesaplanmadığını, 2010 yılında şirket kar elde ettiği halde, 2012 ve 2013 yılında zarar ettiği bildirildiği halde bunun sebeplerinin denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığını, yine şirketin kısa vadeli yabancı kaynaklara olan borç miktarı 5.309.442,31 TL, uzun vadeli yabancı kaynaklı borçları 615.315,42 TL olmak üzere 5.924.757,73 TL olarak gösterildiğini, bu borçlanmaların nereye, ne amaçla yapıldığı konusunda da bir değerlendirme yapılmadığını” belirterek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi incelemesine gidilmiş ise de alınan raporlar arasında çelişki mevcut olup, raporlar arasında ortaya çıkan çelişki giderilmeden ve ikinci rapora yönelik itirazlar da karşılanmadan ikinci rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece 24.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen özvarlık miktarına ve davacının çıkma payı olarak hesaplanan meblağa davalı vekilinin 21.11.2013 tarihli dilekçesi içeriğinden bir itirazı olmadığı da nazara alınmak suretiyle aradan geçen zaman zarfında 24.10.2013 tarihli bilirkişi raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen rakamlar arasındaki bariz farkın niçin oluştuğunun açıklığa kavuşturulması için yeni bir bilirkişi kurulundan dosyada mevcut raporları irdeleyen ve davacı karşı davalı vekilinin bu raporlara yapmış olduğu itirazları da karşılayan gerekçeli ve denetime elverişli yeni bir rapor alınarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ... vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen kararın ONANMASINA, karşı davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınıp davacı- karşı davalı ..."e verilmesine, alınmadığı anlaşılan 29,20 TL temyiz ilam harcının asıl davada davacı-karşı davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden karşı davada davacı-karşı davalıya iadesine, 11/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.