11. Hukuk Dairesi 2015/9177 E. , 2016/1361 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada...Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/10/2014 tarih ve 2014/481-2014/559 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/02/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarih ve 22 sayılı kararı ile ..."ın özelleştirme kapsam ve programına alındığını, 4046 sayılı özelleştirme kanunun 20.maddesi uyarınca özelleştirme idaresine devredilen kitlerin anonim şirkete dönüştürüldüğünü, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kararı ile de ..."ın 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılmasına karar verildiğini, ...t illerindeki "Elektrik Dağıtım Müesseseleri" ... adını aldığını, ... ile bu şirket arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, 24.06.2010 tarih ve 2010/42 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı uyarınca da bu şirketteki %100 oranındaki hissenin dava dışı ... Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Anonim Şirketine satışının yapıldığını, 31.08.2010 tarihli hisse satış sözleşmesi imzalandığını, ... ile ... arasında yapılan işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 10/1, 15/2 maddeleri uyarınca dağıtım tesislerinin mülkiyetinin ve mülkiyetten gayri ayni haklardan doğan idari ve hukuki ihtilafların ..."a devredildiği, dağıtım faaliyetlerinin ... tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ..."a ait olduğu, ... tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebilecek her türlü talebin muhatabının ... olduğunun öngörüldüğünü, davalının ... öncesinde dava dışı... Orman İşletmesi Müdürlüğü ile 04.04.2002 tarihinde yaptığı protokol kapsamında yapması gereken ödemeleri yapmaması nedeniyle dava dışı işletmeye 18.06.2010 tarihinde toplam 68.390,26 TL.nın müvekkili tarafından ödendiğini, bunun yanında, 01.10.2009 tarihinde 321,00 TL temyiz harcı ve 29.08.2009 tarihinde 760,30 TL onama harcı ödenmiş olduğunu ileri sürerek, bu miktarların ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava istemiştir.
Davalı vekili, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacı şirketin...Asliye Hukuk Mahkemesi kararı kapsamında yaptığı dava konusu ödemeden ...’nin 7.4 ve 7.6 maddelerinin değerlendirilmesi ile davalı şirketin sorumlu olduğu sonucuna varıldığı, davacı şirket tarafından ayrıca anılan yargılama nedeniyle temyiz harcı ve Yargıtay onama harcının tahsili de istenmiş ise de, bu kalemlere yönelik istemlerinin yerinde olmadığı, davalı şirket usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafından işbu davaya dayanak yapılan o davadaki temyiz ve onama harcına ilişkin istem mahkemece yazılı gerekçe ile reddedilmiştir.
Oysa, davaya dayanak yapılan o dava, işbu davadaki davalı yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve o davada verilen karar işbu davadaki davalı tarafından temyiz edilmemiş olup mahkemece davacıya dava konusu anılan kalemler yönünden ödemenin kim tarafından yapıldığı hususunda ispat olanağı sağlanmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.503,79 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı talebini, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7. maddesine dayandırmaktadır. Bu madde, "Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları" başlığını taşımaktadır.
24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, dosyamızda davalı olan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. ile hisselerinin tamamı bu şirkete ait ...Elektrik Dağıtım A.Ş. arasında yapılmıştır. Bir başka ifade ile, sözleşmenin imzalandığı tarihte ...Elektrik Dağıtım A.Ş"nin % 100 hissesi davalı ..."a aittir.
Hisse satış sözleşmesi, alıcı ...Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A.Ş. ile satıcı ... Başkanlığı arasında yapılmıştır. Hisse satış tarihine kadar, sözleşmede "Şirket" olarak adlandırılan...Elektrik Dağıtım A.Ş"nin tüm hiseleri kamuya ait olup, bu satışla özelleştirilmiştir.
Dava konusu ödeme 18.06.2010 tarihinde yapılmıştır. Bu tarihte davacı şirketin hisseleri özelleştirilmediğinden, dava konusu ödeme, davacı şirketin hisselerinin kamuya ait olduğu dönemde yapılmıştır. Dolayısıyla bu ödeme şirket kayıtlarında mevcuttur. Bu nedenle, özelleştirme amacıyla hisse satışı tarihinden önce kayıt altına alındığından, davacı şirkete ait mali tablolarda yer alması gerekir. Davacı şirketin hisselerinin satıldığı tarihteki bilançosuna da yansıdığı ve bu bilançoya göre, davacı şirketin hisse değerinin belirlendiği, hisse satış sözleşmesinin imzalanması ile birlikte, Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre, alıcı tarafından, davacı şirketin satış tarihindeki bilançosunun bilindiğinin kabulü gerekir.
Davacı, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 7. maddesine istinaden bu davayı açmıştır. Bu tarihte sözleşmeyi yapan her iki şirketin de tüm hisseleri kamuya aittir.
Davalı ise Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9. maddesi ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 18.6. maddesine göre davacının talepte bulunamayacağını ileri sürmüştür.
Tarafların dayandıkları sözleşme hükümlerinin, kendi görüşlerini teyid eder nitelikte olduğu görülmektedir.
Öncelikle, bu uyuşmazlığın çözümünde, hangi sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi gerekir.
Davacı şirketin hisselerinin satışı, özelleştirme kapsamında yapıldığından, uygulanacak hükümlerin belirlenmesinde ve sözleşmelerin yorumunda, bu husus göz önünde bulundurulmalıdır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun"un 1. maddesine göre, özelleştirmenin amacı, bu madde kapsamındaki kamu kuruluşlarına ait payların, "..temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir." şeklinde tarif edilmiştir. Buna göre özelleştirmenin amacı, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamaktır. Özelleştirme kapsamındaki hisse satışlarından kaynaklanan ihtilaflarda, yasada belirtilen bu amacın göz önünde bulundurulması gerekir.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin hisselerinin özelleştirilmesinden önce yapılan bu ödeme, davalıdan ve kamudan istenemez. Bu talep, 24.07.2006 tarihli sözleşmenin 18.6. maddesi ile 31.08.2010 tarihli sözleşmenin "Alıcının Taahhütleri" başlıklı 9.maddesi hükümlerine ve özelleştirmenin amacına aykırıdır. Dolayısıyla davanın reddi gerekir.
Bu nedenlerle, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının bu şekilde bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 11.02.2016