14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/9001 Karar No: 2015/828 Karar Tarihi: 22.01.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/9001 Esas 2015/828 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/9001 E. , 2015/828 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.10.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, bu haliyle ifa imkanı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından
birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacı, 17.06.1988 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıların murisi ..."in kendisine dava konusu 2 ada 43, 3 ada 1, 118 ada 51 ve 118 ada 89 parsel sayılı taşınmazlarda kök muris ..."ten intikal edecek hisselerin satışını vaat ettiklerini belirterek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazların muris ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/946 Esas, 2012/705 Karar sayılı veraset ilamı incelendiğinde davacı ve davalıların 09.09.1969 tarihinde vefat eden müşterek muris ..."in mirasçıları oldukları anlaşıldığından satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmaktadır. Bu itibarla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.