23. Hukuk Dairesi 2014/99 E. , 2014/5709 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2012/448-2013/219
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 10.06.2011 tarihinde .... Anadolu Hastanesi bünyesinde kalp damar cerrahisinin kurulması ve işletilmesine dair sözleşme imzalandığını, sözleşmenin süresinin bir yıl olarak belirlendiğini, davalı şirket tarafından henüz süre dolmadan 27.04.2012 tarihinde hizmet alım sözleşmesinde yazılı koşullara uyulmadığı ve sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunulduğundan bahisle yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin 23.05.2012 tarihinde hastaneden ayrılarak durumu davalıya bildirdiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında üstlendiği edimleri yerine getirdiğini, hangi davranışının sözleşmeye aykırı olduğunu ve hangi koşullara uyulmadığını göstermeden sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, sözleşmenin sona erme tarihi olan 10.06.2012 tarihinden üç ay önce feshi ihbarda bulunulmaması sebebiyle sözleşmenin bir yıl daha uzamasına rağmen davalının bu sürelere uymaksızın yaptığı haksız fesih ihbarı sebebiyle sözleşme süresince elde edilecek kârdan mahrum kaldığını ileri sürerek, 27.05.2012 tarihinden itibaren mahrum kaldığı kârın şimdilik 10.000,00 TL"sinin ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının ihtarının, fesih ihbarını içermediği, davacının hastaneden kendisinin ayrılmış olması sebebiyle sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği yolundaki davacı iddiasının ve buna dayalı tazminat taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Sözleşmenin Süresi” başlıklı 8. maddesi, “İşbu sözleşme taraflarca imzalandığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl geçerlidir. Sözleşmenin sona eriş tarihinden en az 3 (üç) ay önce taraflardan herhangi biri yazılı olarak feshi ihbarda bulunamaz ise sözleşme aynı şartlar ile 1 (bir) yıl yenilenmiş sayılır. Sözleşmenin kapsamına dayanarak, sözleşmenin feshini gerektirecek haklı sebeplerle taraflar sözleşmeyi her zaman feshedebilirler.” hükmünü, “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 15. maddesi, “Taraflardan birinin sözleşme hükümlerine aykırı davranması halinde bu aykırılık sözleşmenin icrasını güçleştirir ve /veya imkânsız hale getirirse; diğer taraf bu ihlâlin giderilmesini yazılı olarak talep eder. Sözleşmeyi ihlâl eden taraf bu ihbardan sonra en geç 30 (otuz) gün içinde Bu ihlâli gidermek zorundadır. Öngörülen süre içerisinde bu ihlâl giderilmediği takdirde diğer taraf sözleşmeyi kanuni sürelere riayet mecburiyeti olmaksızın fesih etme hakkına sahiptir. Sözleşmeyi fesih eden tarafın fesih nedeniyle uğradığı zararı tazmin hakkı saklıdır.” hükmünü içermektedir.
Davalı tarafça gönderilen 27.04.2012 tarihli yazı, tebliğden itibaren 30 gün içerisinde sözleşmenin feshedileceği ihbarını içermektedir. Bu yazı, fesih ihbarını içermekte ise de, bu yazıda bir yıllık olan sözleşmenin sona erdiği 10.06.2012 tarihine kadar sözleşmenin devamı iradesi bulunmadığından, sözleşmenin 8. maddesindeki üç ay önceden bildirim koşuluna uymamaktadır. Anılan yazıda sözleşmenin 15. maddesindeki sözleşme hükümlerine aykırılık sebebine dayanılmış ise de bu aykırılığın nelerden oluştuğu açıklanmadığından, hangi ihlali gidermesi gerektiği davacıya bildirilmiş değildir. Mahkemece, ihbar yazısının sözleşmenin 15. maddesine uygun olmadığı, tebellüğ ettiği bu yazı altına sözleşmeye aykırı davranışların ne olduğunun açık olarak belirtilmediğini şerh eden ve bu şerhi koymakta haklı olan davacının, işyerinden ayrılmayıp, 15. madde hükmüne uygun ihbar göndermesini beklemesi gerekirken, işyerini terkederek, sözleşmeyi kendisinin sona erdirdiği gerekçesiyle yetinilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan yazının fesih ihbarını içermediği gerekçesine de dayanılması doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçenin kısmen değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın, gerekçenin kısmen değiştirilmesi suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.