Esas No: 2022/4223
Karar No: 2022/8877
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/4223 Esas 2022/8877 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/4223 E. , 2022/8877 K."İçtihat Metni"
... Cumhuriyet Başsavcılığının 14/12/2006 gün ve 2006/2793 Esas sayılı iddianamesi ile suça sürüklenen çocuklar ..., ...ve ... hakkında "Hırsızlık" suçundan cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/04/2008 gün ve 2006/605 Esas, 2008/446 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Deneme süresi içerisinde suça sürüklenen çocuklar ... ve ...'ın suç işlemeleri nedeniyle, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2014 gün ve 2014/472 Esas, 2014/778 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklanarak suça sürüklenen çocukların mahkumiyetine karar verildiği, hükmün süresi içesinde suça sürüklenen çocuklar müdafiileri tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 14/06/2018 tarihli tebliğname ile mahkeme hükmünün "ONANMASI"nın talep edildiği,
Yüksek Yargıtay(Kapatılan) 13. Ceza Dairesinin 20/10/2018 gün ve 2018/3811 Esas, 2018/16334 Karar sayılı ilamı ile;
"Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Suça sürüklenen çocukların, müştekiye ait park halinde bulunan motosikleti çaldıklarının anlaşılması karşısında eylemlerinin 5237 sayılı TCK 142/1-e maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, TCK'nın 142/1- e maddesi yerine TCK 141/1.maddesi uygulanarak eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar Akın ve Samet müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış haklarının korunmasına," karar verildiği,
Bozma üzerine yapılan yargılamada; ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2020 gün ve 2018/727 Esas, 2020/173 Karar sayılı ilamı ile CMK'nun 223/8 maddesi uyarınca düşme kararı verildiği, hükmün süresinden sonra o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 10/03/2022 tarihli tebliğname ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin süresinden sonra olması nedeniyle "REDDİ"nin talep edildiği,
Yüksek Yargıtay 6 Ceza Dairesinin 28/04/2022 gün ve 2022/2162 Esas, 2022/6577 Karar sayılı ilamı ile;
"Her ne kadar 6723 sayılı Kanun ile değişik 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden önce ilk derece mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'un 305 ile 326. maddelerindeki temyiz hükümlerinin uygulanması gerektiği, anılan Kanunun 310. maddesi uyarınca bir haftalık temyiz süresinin geçerli olduğu anlaşılmakta ise de,
05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı yedi (7) gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş (15) gün olarak değiştirildiği, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 1. madde hükmüne göre de, 05.08.2017 ve sonrasında verilen (ilk derece ve istinaf ayırımı yapılmaksızın bütün) kararlar hakkında yeni temyiz sürelerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiği, ceza muhakemesinde “Derhal Yürürlük İlkesi” nin geçerli olduğu, bu ilke uyarınca değişiklik aleyhe olsa bile yürürlüğe girdiği günden itibaren bütün vakıalarda uygulanması gerektiği, kaldı ki değişikliğin sanık lehine bir değişiklik olduğu, esasen yürürlükten kaldırılmakla birlikte 5320 sayılı Kanunun’un 8. maddesi dolayısıyla bir kısım kararlar yönünden yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesi hükmünün bu değişiklikler karşısında “zımnen ilga” edildiğinin kabul edilmesi gerektiği düşüncelerinden hareketle temyiz süresinin on beş (15) gün olduğu belirlendiği,
Nihayet, tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla 7035 sayılı Kanun'a eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler “bu Kanunun (7035) yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır” denilmek suretiyle doğrudan ya da istinaf sonrası ayrımı yapmaksızın bütün kararların yeni temyiz süresine, yani on beş (15) günlük temyiz süresine tabi olduğu açıkça vurgulandığı,
Somut olayımızda gerekçeli kararın Uyap üzerinden onaylandığı tarihin 01.07.2020 olduğu, o yer Cumhuriyet Savcısının 07.07.2020 tarihinde kararı temyiz ettiği, bu itibarla temyizin süresinde olduğu, görüldü savcısının temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 ay olduğu kabul edilse bile, 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde belirtilen ek süreler de göz önüne alındığında her halükarda temyizin süresinde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Suça sürüklenen çocuğa yüklenen ve 5237 sayılı TCK'nın 142/1-e, 31/2. maddelerine uyan nitelikli hırsızlık suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 6 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 02.05.2008 tarihi itibariyle durduğu ve suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmiş olması karşısında, denetim süresi içerisindeki suçun işlendiği 14.02.2010 günü yeniden işlemeye başladığı nazara alındığında suç tarihi olan 08.11.2006 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle verdiği düşme kararının hukuka uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükümlerin tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA," karar verilmiştir.
Dairemizin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca özetle;
Ceza muhakemesi sistemimizde hükümlerin temyiz edilebilmelerinin kural, temyiz edilememelerinin ise istisna oluşu, hukuk normlarının yorumlanmasında, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen "Hak arama hürriyeti" ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde hüküm altına alınan mahkemelere erişim hakkının gözetilmesi gerekliliği, Sözleşmeye ilişkin Ek 7 numaralı Protokolünün "Cezai Konularda Temyiz Hakkı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; ilgili kişinin hakkında kurulan hükmü daha yüksek bir mahkemeye inceletme hakkının bulunduğuna ilişkin düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, kamu davasının asli bir süjesi olan üst Cumhuriyet Savcısının, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde etkin bir şekilde temyiz kanun yoluna başvurma hakkı olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK'un yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi nedeniyle, somut olayda, 5271 sayılı CMK'nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, temyiz süresinin 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesine göre bir ay olduğu, o yer Cumhuriyet Savcısının, 03/03/2020 karar tarihinden itibaren 1 aylık süreden sonra gerçekleştirdiği (6217 sayılı Yasa uyarınca duruşmalarına katılmadıkları Asliye Ceza Mahkemesinin kararlarına yönelik Cumhuriyet Savcılarının temyiz süresi; 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 310/3. maddesine göre tefhimden itibaren bir ay olup, 26 Mart 2020 tarih ve 31080 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanunun geçici madde 1 hükmü gereğince de 27/02/2020 ila 15/06/2020 tarihleri arasında tebliğ edilen dosyalarda temyiz süresinin son gününün 30/06/2020 tarihi olacağı) temyiz isteminin süresinden sonra olduğu ve bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verilmesi düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur. İtirazla ilgili yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosya Daire'mize gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca;
“Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291'nci maddesi ile ... temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır.”
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8(1). maddesi uyarınca, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye -01.07.2016 tarihli 6723 sayılı Kanundan değişikliği öncesinde fıkra metninde: "Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar" ibâresi mevcuttu- kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322'nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326'ncı maddeleri uygulanır.” (Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete başlamıştır.)
14.04.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 3. maddede ise;
"01.01.2014 -sonradan bu süre de 01.09.2020 tarihine kadar uzatılmıştır- tarihine kadar, asliye ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı bulunmaz ve katılma hususunda Cumhuriyet Savcısının görüşü alınmaz. Ancak, verilen hükümler ile tutuklamaya veya salıverilmeye ilişkin kararlara karşı Cumhuriyet Savcısının kanun yoluna başvurabilmesi amacıyla dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir." denilmektedir. Ayrıca, 5320 sayılı Kanuna, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla eklenen hükümler ile Sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış, diğer kanunlarda Sulh ceza mahkemelerine yapılan atfın Asliye ceza mahkemelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
Konuyla ilgili mevzuat hükümlerini bu şekilde açıkladıktan sonra süreç içinde ortaya çıkan görüş ve uygulamaları özetleyecek olursak; 1412 sayılı CMUK'a göre, temyiz süresi kural olarak (duruşmalara katılan Cumhuriyet savcısı da dahil olmak üzere) bir haftadır. Karar sanık veya katılanın yokluğunda verilmişse süre tebliğden itibaren işlemeye başlar. Görüldü savcısının o yer ve mülhakat sulh ceza mahkemelerinin kararlarını temyiz süresi tefhimden itibaren bir ay, asliye ceza mahkemelerinin kararlarını temyiz süresi ise; 30 gündür.
01.06.2005'ten itibaren 5271 sayılı CMK döneminde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı özetle; 469 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış olduğundan, görüldü savcılarının o yer ya da mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını hangi sürede temyiz edebileceği konusunda yasal boşluk doğmuştur. Bu itibarla görüldü savcılarının, 5320 sayılı Kanun'un 8(1). maddesi uyarınca hâlen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 310/3. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle, o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını tefhimden itibaren bir (1) ay içerisinde temyiz edebileceği görüşündedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, 28.04.2009 günlü, 2009/7-27 esas ve 2009/109 sayılı kararı ile 10.06.2014 günlü, 2013/834 esas ve 2014/321 sayılı ve benzeri kararlarında bu görüşü benimsemiştir. Ancak, duruşmalarda bulunmayan görüldü savcısına, CMUK’un 310/3. maddesi uyarınca taraflara nazaran daha uzun bir temyiz süresi tanınması fikri uygulamada tam tersine işlediği gibi, “Silahların Eşitliği İlkesi”ne de uygun değildir.
Dairemizin görüşüne gelince; Kanun yoluna başvurma hakkı, AİHS, Anayasa ve kanunlarımız ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma ile iddia ve savunma haklarının en önemli alt başlıklarından biridir. Bu hak, aynı zamanda erişim hakkı kapsamında da mütalaa edilmektedir. Öte yandan ceza yargılamasına egemen olan en önemli ilkelerden birisi, “Silahların Eşitliği İlkesi”dir. Nihayet ceza yargılamasında kıyas ve yorum mümkündür. Ancak, "İstisnai Kuralların Genişletici Yorumlanmaması İlkesi" de ceza yargılamasına egemen olan ilkelerdendir. Bu itibarla, 1412 sayılı CMUK döneminde temyiz süresi ve başlangıcı konusunda kural olarak; sanık ve katılan bakımından kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir haftadır. Aynı şekilde duruşma savcısı açısından da kararın tebliğinden itibaren bir haftalık temyiz süresi geçerlidir. Buna karşılık duruşmalarda hazır bulunmayan Cumhuriyet savcılarına tanınan bir (1) aylık (veya otuz (30) gün) sürenin ise istisnaî bir düzenleme olduğu göz önüne alınarak yeni dönemde, istisnaî kuralın genişletici bir yorumla kıyasen uygulanamaması gerekir. Dairemize göre, görüldü Savcısının o yer ya da mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz etme süresi ve başlangıcı konusunda, 01.06.2005 tarihinden itibaren bugüne kadar yasal bir boşluk yoktur. Kanunkoyucu zikredilen hak ve özgürlükler ile “Silahların Eşitliği” ilkesinin gereği olarak, 5271 sayılı CMK ile savcı yani iddia makamı da dahil olmak üzere, temyize hakkı olan herkese, eşit bir temyiz süresi belirlemiştir: 7035 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 05.08.2017 tarihine kadar bu süre bir hafta (yedi gün), bu tarihten itibaren ise; on beş (15) gün 469 sayılı Kanun'un 5/2 ve 825 sayılı Kanun'un 28/2. maddelerini kaldırmak suretiyle de; geçici bir süreyle sınırlı olarak uygulanması söz konusu olan 1412 sayılı CMUK dönemine ait kuralın istisnalarının uygulama alanını bilinçli bir şekilde daraltmıştır. Buna göre, 7035 sayılı Kanun değişikliğinden önce taraflar açısından öngörülen temyiz süresi ile görüldü savcısının temyiz süresi aynı olup, 1412 sayılı CMUK' un 310/1 ve 5271 sayılı CMK m. 291'de ifade edilen kavram farklı olsa da bir hafta, yani yedi gündür. Zira, 5235 sayılı Kanun’un 20/1-1 ve CMK’nın 260/2. maddeleri uyarınca yokluklarında verilen asliye ya da tek hakimli çocuk ceza mahkemesi kararlarını o yer ve/veya ağır ceza Savcısının, kısaca ifade etmek gerekirse görüldü Savcısının temyize hakkı bulunduğunda da kuşku bulunmamaktadır. CMK’nın 38. maddesi 01.06.2005'ten beri yürürlüktedir. Bu maddeye göre süreyi tebliğden başlatmak kaydıyla, istinaf mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihine kadar yürürlükte olduğunda kuşku bulunmayan ve temyiz süresinde asıl kuralı belirleyen CMUK'un 310/1. maddesi uyarınca görüldü savcısı açısından da, tıpkı duruşmada hazır bulunan savcı gibi bir haftalık temyiz süresinin geçerli olduğu görüşü, adalete, hakkaniyete ve ceza yargılamasında geçerli olan ilkelere daha uygundur. Bu arada 6545 sayılı Kanun ile sulh mahkemeleri kaldırıldığından Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görüşüne göre kıyasen uygulanan 1412 sayılı CMUK'un 310/3. maddesi de kadük kalmıştır. 20.07.2016 tarihinde istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte, istinaf savcıları, CMK m. 38 ve 291. hükümleri uyarınca ... tebliğden itibaren yedi günde, 5320 sayılı Kanun'un belirlediği istisnai hâllerde ise, ilk derece görüldü savcıları da aynı şekilde tebliğden itibaren CMK m. 38 ve CMUK m. 310/1 hükümleri uyarınca bir haftada asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz edebilirler.
05.08.2017 tarihinden sonrası Dairemize göre temyiz süresine gelince; Bilindiği üzere; 05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesi uyarınca, temyiz süresi yedi (7) günden onbeş (15) güne çıkartılmıştır. Buna mukabil, 5320 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca, istinaf mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar verilen kararlar hakkında, bu kararlar kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin 4 ilâ 6 fıkraları hariç, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Diğer bir ifadeyle, 20 Temmuz 2016 öncesinde verilen kararlar, bu kararlar kesinleşinceye kadar doğrudan temyize tâbidir. 1412 sayılı CMUK'un 310/1. maddesi uyarınca, temyiz süresi bir haftadır. Kanunyoluna başvurma hakkı, savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı ile erişim hakkının en önemli alt başlıklarından birini oluşturmaktadır. Bu hakkın yaygın ve etkili bir biçimde kullanılabilmesi için herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek basit ve yalın yöntemler belirlenmeli ve sürelerin de mümkün olduğunca yeknesak olması görüşü benimsenmelidir. Ceza Muhakemesinde “Derhal yürürlük ilkesi” geçerlidir. 7035 sayılı Kanunla temyiz süresi yedi günden onbeş güne çıkartılmıştır ve sanık lehinedir. Kaldı ki, sonradan yürürlüğe giren kanun önceden yürürlükte olan kanunu zımnen ilga edebilir. Bir kısım kararlar yönünden yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesi 7035 sayılı Kanunla zımnen ilga edilmiştir. Bu düşüncelerden hareketle, 7035 sayılı Kanunla eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK.'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler, “Bu (7035) Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve sonrasında verilen kararlara uygulanır.” denilmek suretiyle, doğrudan ya da istinaf sonrası ayırımı yapmaksızın, 7035 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren verilen bütün kararların onbeş (15) günlük yeni temyiz süresine tâbi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Özetlenecek olursa; 05.08.2017 öncesinde verilen kararlarda, yokluğunda karar verilen “görüldü savcısı”nın o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz süresi, kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit biçimde ve tebliğden itibaren bir haftadır.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, yokluğunda karar verilen “Görüldü Savcısı'nın, 05.08.2017'den sonra verilen o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz süresinin, kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit biçimde ve tebliğden itibaren on beş(15) gün olduğu ve 03.03.2020 tarihinde ... 3 Asliye ceza mahkemesi tarafından o yer Cumhuriyet savcısının yokluğunda verilen kararın UYAP üzerinden yapılan araştırma sonucunda, 01.07.2020 tarihinde hakim tarafından imzalanarak, görüldü savcısı ekranına gönderildiği, Cumhuriyet Savcısının da süresi içinde 07.07.2020 tarihinde temyiz dilekçesi gönderildiği bu itibarla temyizin süresinde olduğu, görüldü savcısının temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 ay olduğu kabul edilse bile 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde belirtilen ek süreler de göz önüne alındığında bu sürenin bitiminden itibaren Cumhuriyet Savcısının temyiz süresinin 1 ay olduğu ve temyizin süresinde olduğunu anlaşılması karşısında;
Dairemize göre; 5271 sayılı CMK' nın 38, 291 ve 331(4) maddeleri uyarınca o yer Cumhuriyet savcısının temyiz başvurusu süresinde yapılmış olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.05.2022 tarihli ve 2-2022/22168 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan İTİRAZIN REDDİNE, ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 28.04.2022 tarihli, 2022/2162 Esas ve 2022/6577 Karar sayılı kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine, 09.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.