Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8144
Karar No: 2018/10568
Karar Tarihi: 12.12.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/8144 Esas 2018/10568 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/8144 E.  ,  2018/10568 K.

    "İçtihat Metni"

    .....
    Davacı Kurum, iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu davada; 07.08.2012 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda yaralanan sigortalıya ödenen gelir, geçici iş göremezlik, tedavi giderinin talep edildiği, dosyada alınan kusur raporu ile işveren %80, sigortalı %20 oranında kusurlu bulunduğu, davacı Kurum tarafından 23.09.2015 tarihinde davanın bilirkişi raporuna göre ıslah edildiği, ıslah dilekçisinin karardan sonra 15.10.2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, mahkemece 30.09.2015 tarihli celsede ıslah dilekçesinin dosya ekine alınmadığı, davacı vekilinin de karar duruşmasında ıslah dilekçesinden bahsetmediği gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak dava dilekçesinde talep edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176. maddesinde “(1)Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.(2) Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” hükmü ile,
    177. maddesinde “(1)Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) Islah sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa , bu yazılı talep veya tutanak örneği ,haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” hükmü düzenlenmiştir.
    Ayrıca aynı kanunun 27. maddesinde “ (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
    (2) Bu hak;
    a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
    b) Açıklama ve ispat hakkını,
    c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Taraf açıklamalarını yargı organları, tam olarak dikkate alıp değerlendirmelidir. Ancak bu şekilde ilgililer gerçek anlamda yargılamayı etkileyen bir yargılama süjesî haline gelmiş olur. Aksi halde bilgilenme ve açıklama hakkı anlamsız kalacaktır. Bu sebeple, dikkate alma ve değerlendirme, yargı organı için mutlak bir yükümlülüktür.....
    Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gereklidir.
    Hukukî dinlenilme hakkı kapsamında hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Bilgilenme hakkı, gerek karşı taraf gerekse yargı organlarının işlemleri ve dosya kapsamına girip yargılamayı etkileyen her şeyi kapsar. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçekten sağlanmaya çalışılmalıdır. Özellikle tebligat ve davetiye kurallarının uygulanmasında özen gösterilmelidir. Usûlüne uygun tebligat yapılmadan, davetiye çıkarılmadan, tefhimi mümkünse tefhim gerçekleşmeden yapılan işlemler taraflar bakımından sonuç doğurmaz.Taraflardan gizli yargılama yapılamayacağı için, yargılamaya dâhil olan her işlem bakımından taraflar, dosyanın korunması ve yargılamanın sağlıklı yürütülmesi dışında bir sınırlamaya tabî olmadan tam olarak bilgilenme hakkını kullanabilirler. Bu sınırlamalar da bilgilenme hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte olmayıp sadece kullanılmasını yargılamanın sağlıklı işlemesi için belirli kurallara bağlamak şeklinde olabilir.
    HMK"nın "Belirsiz Alacak ve Tespit Davası" başlıklı 107.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında " Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
    Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir " hükmü düzenlenmiştir.
    Bir davada başlangıçta belirtilen miktar ve ya değerin arttırılması, kural olarak iddianın genişletilmesi yasağına tabidir. Bunun nedeni, davacının dava açarken hakkını kötüye kullanmaması, daha özenle davranması, yargılamayı gereksiz yere uzatmamasıdır. Ancak, baştan miktar veya değeri tam olarak tespit edilemeyen bir alacak için, davacının böyle bir ihmal ya da kusurundan söz edilemez. Bu sebeple, belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hale gelmişse, başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi mümkündür.
    Somut dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, yargılama sırasında davacı ıslahla talebini arttırmıştır. Dosya kapsamından ıslah dilekçesinin davalıya tebliğe çıkartıldığı anlaşılmakla birlikte mahkemenin tebliğ sonucunu beklemeden karar verdiği ve ıslah dilekçesinin karar tarihinden sonra 15.10.2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmektedir. Davacı Kurum talebini işverenin %80 kusur oranına isabet eden miktar itibariyle ıslah ederek arttırmış olup, henüz tahkikat sona ermeden yapılan ıslah talebi usul hükümlerine uygun ve geçerlidir. Bu itibarla, mahkemece HMK 177/2. maddesi gereğince ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği ve davalının süresinde ıslaha karşı beyanlarını sunması beklenerek, elde edilecek sonuca göre ıslah talebi de değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirdi.
    Netice olarak; davalı tarafa ıslah dilekçesi yöntemince tebliğ edilerek savunma imkanı verilmeden, hukuki dinlenilme hakkı ortadan kaldırılarak ve ıslah talebi gözetilmeyerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesien, 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    ......

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi