11. Hukuk Dairesi 2015/7036 E. , 2016/1282 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/11/2014 tarih ve 2010/733-2014/404 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının 15/05/1992 tarihinde tescil edildiğini ve esas unsurunu oluşturan "..." kelimesinin, şirket ortaklarının soyadı olan ..."nun ilk iki harfi "..." ve şirketin faaliyet konusu olan inşaat işlerini simgeleyen konut kelimesinin ilk 3 harfi olan "..." harflerinin birleştirilmesi ile oluştuğunu, müvekkilinin 1992 yılından itibaren ticaret unvanının yanında "..." işaretini markası olarak, faaliyet alanı olan inşaat ve taahhüt işlerinde aralıksız kullandığını, "..." ibaresi ve ticaret unvanının sektörde müvekkili ile birlikte işletmesel kökeni ifade eden bir marka olarak tanınılır hale geldiğini, anılan ibarenin müvekkilinin kullanımı sonucu ayırt edicilik kazandığını, müvekkilinin "..." ibaresinin hem markasal, hem de unvan olarak öncelikli hak sahibi olduğu hususunun ... 4. Fikri ve Sınai Hak. Huk. Mahkemesi"nin 2007/395 E- 2009/234 K. sayılı dosyası ile kanıtlandığını ve sözü edilen davadaki davalı şirketin ticaret unvanından "..." ibaresinin çıkarıldığını ve davalı adına tescilli 2 markanın da hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davalının 08/09/2006 tarihinde tescil edilmek suretiyle kurulduğunu, şirketin maksat ve konularının müvekkili şirketin iştigali konuları ile birebir aynı olduğunu, davalının 2007 tarihli karar ile müvekkiline çok yakın bir adrese taşındığını, zaman içerisinde birbirlerine yakın adreslerde faaliyetlerini sürdüren şirketlerin karıştırılmaya ve özellikle posta ve evrakların yanlış adreslere teslim edilmeye başlandığını, davalının da aynı sektörde, aynı unvan ile faaliyet göstermesi nedeniyle oluşacak karışıklığın müvekkili aleyhine olumsuz sonuçlar doğurmasının muhtemel olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin ticaret unvanının asli unsuru olan "..." ibaresi bakımından önceye dayanan hakkı olduğunun tespitini, davalının ticaret unvanındaki "..." ibaresini silinmesini ve davalı tarafından kullanılmasının durdurulmasını, davalının "..." ibaresini ihtiva eden her türlü yazılı-basılı belgelerinin, tanıtım faaliyetlerinin, tabelaların, vs. eşyanın toplatılmasını, bunların değiştirilerek kullanılması mümkün değil ise imhasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların unvanlarının benzer olmadığını ve davacının “...” ibaresi üzerinde üstün bir hakka haiz olmadığını, aksinin düşünülmesi halinde ise, davacının, müvekkilinin iyiniyetli kullanımı karşısında sessiz kalarak unvanı kullanmasını kabul ettiğini, tarafların faaliyet alanlarının da farklı olması nedeniyle haksız rekabetin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ticaret unvanında “...” kelimesinin haksız bir şekilde kullanıldığı, her iki şirketin tescilli ticaret unvanlarının karıştırılmaya müsait olduğu, davacının “...” ibaresinin kullanımı bakımından önceye dayanan üstün hakkının bulunduğu, tarafların faaliyet alanları itibariyle de benzerliğin olduğu, 6762 sayılı TTK"nın 54, 6102 sayılı TTK"nın 56. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacı şirketin ticaret unvanının "... " ibaresi bakımından önceye dayanan hakkı olduğunun tespitine, davalı şirketin ticaret unvanından "..." ibaresinin silinmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve karar kesinleştikten sonra dava konusu ""..."" ibaresinin kullanılması halinde bu kullanıma dayalı evrak, belge ve tanıtım işaretlerinin toplatılması şeklinde hükmün anlaşılacak olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, tarihinde oybirliğiyle karar verildi.