3. Hukuk Dairesi 2016/17155 E. , 2017/6430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 2002 yılında evlendiklerini, iki çocuklarının bulunduğunu, davalının 25/09/2015 tarihinde tartışma sonrası evi terk ettiğini, daha önce ihtiyaçlarını karşıladığını, ancak iki aydır ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek kendisi için aylık 600,00 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 400,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının babasına ait evde 10 yıldır oturduklarını, her tartışma sonrası davacının kendisini evden kovduğunu, evi terk etmediğini, evden ayrıldıktan sonra ayrı ev tutmasına rağmen davacının gelmediğini, ayrı yaşadıkları süre boyunca davacının ve çocukların ihtiyaçları için 1.000,00 TL limitli kredi kartını verdiğini, davacının hiçbir şey istemiyorum diyerek kredi kartını yaktığını, ayrı yaşamakta haklı olmadığını savunarak davanın reddine, aksi halde uygun nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı için 200,00 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 100,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Dosyanın incelenmesinde; tarafların 2002 yılında evlendikleri, davacının ev hanımı olduğu, babasına ait evde oturduğu, davalının ise otelde çalıştığı, 1.485,00 TL maaş aldığı, annesine ait evde oturduğu, müşterek çocuk Sinemgül’ün 2003 doğumlu, 8. sınıf öğrencisi, .....’nın 2005 doğumlu 5. sınıf öğrenci oldukları görülmektedir.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen mevcut gelir durumu ve cevap dilekçesindeki ayrı yaşama döneminde 1.000,00 TL limitli kredi kartını davacıya verdiği beyanına göre, mahkemece takdir edilen nafakalar bir miktar az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalının cevap dilekçesindeki ayrı yaşama döneminde 1.000,00 TL limitli kredi kartını davacıya verdiği beyanı ve tespit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı ve müşterek çocuklar lehine daha uygun miktarda nafakalara hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.