23. Hukuk Dairesi 2014/5348 E. , 2014/5674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2011/406-2013/178
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan 13.09.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, müvekkilleri ve diğer yükleniciler tarafından sözleşme gerekleri yerine getirilerek, inşaatın büyük oranda tamamlanmasına rağmen, sözleşme gereğince müvekkillerine düşen 3. kat 4 no"lu daire ile 4. kat 5 no"lu dairenin ferağının verilmediğini, sözleşmenin feshedilerek ilk sözleşmede de yüklenici olan davalı F.. C.. ile yeni bir sözleşme yapılarak anılan dairelerin bu davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek, anılan taşınmazların tapusunun iptali ile 3. kat 4 no"lu dairenin müvekkillerinden H.. T.., 4. kat 5 no"lu dairenin ise, Ü.. T.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacıların kendi adlarına tescil talep edebilmeleri için inşaatın bağımsız bölümler ve eklentilerinin sözleşme hükümlerine ve projesine uygun olarak inşa edilip, anahtar teslimi olarak arsa sahibine teslimi gerektiği, davacıların üzerlerine düşen edimi yerine getirmediklerinden tapu iptali ve tescil talep edemeyecekleri, davalı M.. K.. yönünden ise dava tarihinden önce öldüğünden taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, asıl davada davacılar H.. T.. ve Ü.. T.., asıl davada davalı F.. C.. ve birleşen davada davalı H.. K.."ın yüklenici, asıl davada davalı muris M.. K.."ın arsa sahibi sıfatıyla imzaladığı 13.09.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak yükleniciler tarafından yapılan inşaatın 26.04.2007 tarihinde kaçak inşaat yapıldığı gerekçesiyle yapı tatil tutanağı tutularak durdurulduğu, sonrasında davacı yükleniciler tarafından inşaatta kaçak olarak bir kısım imalatlar yapılmış ise de, daha sonra inşaatı terkleri sonrası arsa sahibi muris M.. K.. tarafından 19.01.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği, akabinde muris M.. K.. ile davalı yüklenici F.. C.. arasında aynı taşınmaz ile ilgili, 22.01.2009 tarihli ikinci bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.
Kural olarak eser sözleşmelerinin geçerliliği hiçbir şekle bağlı olmadığı için bu sözleşmelerden dönmek isteyen taraf, dönme iradesini karşı tarafa bildirdiği an, bozucu yenilik doğuran bu hak (sözleşmeden dönme hakkı) kendiliğinden hükmünü icra eder. Dönmenin haklı olup olmadığı, ayrıca açılacak tazminat davasında ( eda davası) tartışılır.
Eser sözleşmelerinin bir türü olan "Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri" bedel olarak taşınmaz mal mülkiyetinin geçirimi borcunu içerdiğinden, TMK"nın 706, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 213, Noterlik Kanunu"nun 60 ve Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri uyarınca resmi şekle bağlı tutulmuştur. Başka bir anlatımla, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçerliliği, bu sözleşmelerin noterde "düzenleme" şeklinde yapılmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu sözleşmelerden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, hakimin kararına ihtiyacı vardır, yani mahkemede açacağı "sözleşmenin feshi" davası sonunda feshi (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebilir. Mahkeme, önce fesih isteyenin haklı olup olmadığını tartışır; haklı ise feshe karar verir, aksi halde davayı reddederek sözleşmeyi yürürlükte tutar. Bir başka anlatımla, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır.
Bu durumda mahkemece, 13.09.2006 tarihli sözleşmenin, yükleniciler tarafından inşaatın terkedilmesi suretiyle, fiilen feshedildiği, bunun üzerine arsa sahibi davalı M.. K.. tarafından da sözleşmenin "süre" başlıklı maddesinin arsa sahibine tanıdığı tek taraflı fesih hakkı kullanılarak 19.01.2009 tarihinde fesih ihtarnamesi gönderilmek suretiyle feshedildiğinin, diğer anlatımla sözleşmenin taraflarının geriye etkili fesih iradelerinin birleştiğinin kabulü gerektiği, bu durumda davacı yüklenicilerin, feshinde tarafların birleştiği bu sözleşmeye dayalı olarak tapu iptali ve tescil talep edemeyecekleri gerekçesiyle, asıl davada davalı F.. C.. ve birleşen davada davalılar yönünden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 13.09.2006 tarihli ilk sözleşmenin ayakta olduğunun mahkemece kabul edildiği anlamına gelen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi hükmü uyarınca, gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.