11. Hukuk Dairesi 2015/15194 E. , 2016/1272 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
.
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/01/2015 tarih ve 2014/401-2015/31 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Belediye Meclisinin 05.01.2007 tarihli kararıyla ""Tek Araçla Aktarmasız Yolcu Taşımacılığı Sistemi""ne katıldığını ve sözleşme ilişkisinin kurulduğunu, 06.10.2010 tarihine kadar yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ... İdare Mahkemesinin anılan meclis kararını iptal etmesiyle edimlerini ifa edemez duruma düştüğünü, sözleşmeden kaynaklanan müspet zararın tazmini için açılan davanın ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/200 E. sayılı ilamıyla kabul edildiğini, ilişkinin sözleşmeden kaynaklandığının ve 49 yıllığına akdedildiğinin anılan mahkeme kararıyla da sabit olduğunu, sözleşmenin ifa edilemez duruma düşmesinde davalının kusurlu olduğunu, 6098 sayılı TBK m. 112 gereğince menfi zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu iddia ederek sözleşmenin ifasının sona erdiği tarih olan 06.10.2010 tarihi ile 49 yıldan kalan süre arasındaki fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL menfi zararının yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş, ... İdare Mahkemesinin iptal kararından dolayı müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, sözleşmenin tarafların serbest iradesi dışında ifa edilememesi nedeniyle kar mahrumiyeti istenemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İdare mahkemesinin meclis kararını iptal etmesiyle tarafların serbest iradesi dışında tek araçla aktarmasız yolcu taşıma sisteminin uygulanmasının imkansızlaştığı, ifa edilemez duruma geldiği, davacının davalıya bedelin iadesi için yapmış olduğu icra takibinin, davacının sistemde kaldığı süre dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi gereği kısmen haklı bulunduğu, davacının işbu dava ile taraflar arasındaki ilişki nedeniyle yoksun kaldığı kazanca ilişkin talepte bulunduğu, davacı ısrarla taraflar arasında bir sözleşme olduğunu ve sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi nedeniyle kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu, davalı idarenin ... İdare Mahkemesinin kararını bahane edip sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, ifanın imkansızlığı olarak nitelendirilen fiili durumun davalı tarafından ortaya çıkarılmış bir aldatmacadan ibaret olduğunu ileri sürmüş ise de; somut olayda taraflar açısından hak ve borç doğurmayan
geçersiz bir sözleşme ortaya çıktığı, yani davacının davalıdan edimini yerine getirmesini, ifasını istemesine hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda halen uygulanabilirliğinden bahsedilebilecek bir sözleşme mevcut olmadığı, oysaki mahrum kalınan kazanca ilişkin tarafın talepte bulunabilmesi için öncelikle taraflar arasında uygulanabilir bir sözleşmenin bulunması gerektiği, dolayısıyla yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.