17. Hukuk Dairesi 2014/15900 E. , 2017/386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."un tarlasında çalışırken davalı ..."ın sürücüsü olduğu traktörün kaza yaptığını, davacının üvey oğlu olan ..."in yaralandığını, bacağının kesilmesi ile malul kaldığını, davacının davalılar hakkında açılan ceza davasına müdahil olup davayı takip ettiğini, davacının üvey oğlunun, küçük yaştan beri davacıyla gerçek bir baba oğul ilişkisi içinde bulunduğunu ve maluliyetinin davacıda ağır manevi zarara neden olduğunu belirterek, 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinde işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının talep hakkının zamanaşımına uğradığını, davacının ceza davasında müdahil sıfatı almadığını ve böyle bir başvurusunun da bulunmadığını, üvey baba olan davacının dava açma hakkı bulunmadığını, olayda davalıların kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının, malul kalanın üvey babası olması nedeniyle manevi zararından bahsedilemeyeceği ve manevi tazminat talep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK"nın 56/2. maddesinde "Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir" düzenlemesine yer verilmiş ve zarar görenin yakınlarına da belli hallerde manevi tazminat verilebileceği benimsenmiştir.
Somut olayda, davacının üvey oğlu olan dava dışı ..."in kazada yaralandığı, yaralanması nedeniyle ayağının kesildiği ve ağır bedensel zarara uğradığı iddia edilerek, üvey babası olan davacı için manevi tazminat talep edilmiştir. Yukarıda anılan yasal düzenleme de göz önünde bulundurulduğunda, davacının üvey oğlunun maddi ve manevi zararının giderilmiş olmasının, yakını olan davacının manevi zararına etki etmeyeceği, davacının kendi manevi zararı için manevi tazminat isteyebileceği, bu anlamda mahkeme kararının gerekçesinin yerinde olmadığı açıktır. Ayrıca, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarının beyanları ve dosyadaki nüfus kayıtlarına göre, dava dışı ..."in annesi ile davacının evli olduğu, kazada malul kalan ..."in çocukluk yıllarından beri davacıyla birlikte yaşadığı, kazadan sonra bakımının da davacı tarafından sağlandığı sabittir. Bu nedenle, davacının birlikte yaşadığı ve bakımını gerçekleştirdiği üvey oğlunun uğradığı ağır bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat isteyebileceğinin gözetilmemesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, davalıların kazadaki kusur durumlarının belirlenmesi bakımından gerekli incelemenin yapılması, dava dışı ..."in kazadaki yaralanmasının ağır bedensel zarar boyutunda olup olmadığına ilişkin delillerin toplanmasından sonra; davacının manevi tazminat talep hakkının bulunduğu gözetilerek, olay tarihindeki tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile paranın alım gücü, davalıların kazadaki kusur durumları ve hakkaniyete uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.