3. Hukuk Dairesi 2021/226 E. , 2021/9392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın feragat nedeni ile reddine yönelik olarak verilen karara karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı Bankadan kullandığı tüketici kredileri nedeniyle kendisinden haksız olarak kesilen masrafların iadesi için tüketici hakem heyetine başvurduğunu ancak talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek, hakem heyeti kararının iptali ile bankaca haksız olarak tahsil edilen bedellerin mahkemece tespit edilerek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; vekili aracılığıyla verdiği 04.10.2018 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş; ancak hükmün vekalet ücretine ilişkin (4 nolu) bendi, 05.12.2018 tarihli tashih kararı ile hüküm sonucundan çıkartılmıştır.
Adalet Bakanlığının 10.09.2020 tarihli yazısında hüküm kurulduğu tarihte kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davalı lehine gerekçeli kararda vekalet ücretine hükmedilmesi ve hükmün tefhimi ile birlikte davadan elini çeken mahkemenin sonradan dosyayı ele alarak hükümde değişiklik yapmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 363. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
HMK m. 326/1 hükmü gereği kural olarak yargılama giderleri, yargılama sonucunda haksız çıkan tarafa yükletilir. Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan davadan feragat halinde, davacı, aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir (HMK m.312/1).Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti, HMK" nın 323. maddesinde yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Davada haklı çıkan taraf lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi için davanın herhangi bir aşamasında davayı vekili ile takip etmiş olması gerekir. Yargılamanın başından hüküm verilinceye kadar davayı bizzat takip etmiş taraf lehine vekalet ücretine hükmedilemez. Somut olayda davacı,
04.10.2018 tarihinde davadan feragat ederek uyuşmazlığı sona erdirmiş; Mahkemece 05.10.2018 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek taraflara tefhim edilmiştir. Davalı ise feragatten ve mahkemenin nihai kararıyla davadan elini çektiği tarihten sonra 08.10.2018 tarihinde vekaletname sunmuştur. Bu nedenle Mahkemece gerekçeli kararda dava vekille takip edilmiş gibi davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, hükümdeki açık yazı ve hesap hataları hükmün tashihi ile (HMK m.304), yeterince açık olmayan veya icrasında tereddüt uyandıran fıkralar ya da birbirine aykırı fıkralar ise hükmün tavzihi yolu (HMK m.305) ile düzeltilebilir ise de; hüküm fıkrasında taraflara tanınan hak ve borçlar, HMK" nın emredici nitelikteki 305.maddesinin ikinci fıkrasının açık hükmü gereği, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bunun, açık hesap ve yazım hatalarının düzeltilmesine ilişkin tashih yolu ile yapılması da evleviyetle mümkün değildir. Bu nedenle, Mahkemece gerekçeli kararın dördüncü bendinde yer alan "Davalı taraf vekil ile temsil ettirildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 545,00 TL(Asgari Ücret Tarifesinin 6. Maddesi uyarınca yarısı oranında) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," şeklindeki hükmün 05.12.2018 tarihli tashih kararı ile hüküm metninden çıkartılması da davalıya tanınan hakların sınırlandırılması niteliğinde olup, açıklanan emredici yasa hükmüne aykırıdır.
Netice itibariyle Mahkemece, uyuşmazlığın sona erdiği tarihe kadar dava davalı tarafından vekil ile takip edilmemiş olmasına rağmen gerekçeli kararda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve sonradan vekalet ücretine ilişkin bendin tashih ile hüküm sonucundan çıkartılması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığının HMK"nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.