Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14283
Karar No: 2019/2543

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14283 Esas 2019/2543 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14283 E.  ,  2019/2543 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili 19/01/2015 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... ili, ... ilçesi, Kanburdere mevkii, 3976 sayılı parselin maliki iken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/251 Esas – 2009/213 Karar sayılı dosyasında verilen karar ile tapusu iptal edilerek ... vasfı Hazine adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiği belirterek, müvekkillerinin uğradığı zararın fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.- TL"sinin tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihen itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte TMK"nın 1007. ve 6292 sayılı Kanun gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili 08/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 50.000 TL’ye artırmış, alacağın tamamına dava tarihinden faiz işletilmesini istemiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
    Mahkemece; davanın kabulüne 33.620,13 -TL tazminatın 18/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ilçesi, ... mevkiinde bulunan 199 parsel sayılı taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro sırasında tapu kaydı uygulanarak zeytinlik vasfıyla... ve...adına tespit ve tescil edildiği, tazminata konu 3976 parsel sayılı taşınmazın 6.1.1988 tarihinde zeytinlik vasfı ve 275 m2 yüzölçümü ile ... adına 199 parselin ifrazıyla tescil edildiği, 26.02.1990 tarihinde satış sonucu davacıların murisi ... adına tescil edildiği, 2013 yılında yapılan yenileme kadastrosu sonucu taşınmazın 322 ada 11 parsel numarasını aldığı, ... Yönetimi tarafından malik ... mirasçıları aleyhine açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/251 Esas - 2009/213 Karar sayılı ilamıyla taşınmazı tamamının tapusunun iptaline ve ... vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 07/04/2010 tarihinde kesinleştiği, 19/01/2015 tarihinde ise eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda
    olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
    Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda taşınmazın arsa olarak kabul edildiği, ikinci raporda arazi olarak kabul edilerek değer belirlendiği, arazi olarak belirlenen değerin arsa olarak belirlenen değerinden yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirme tarihi tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihi olarak alınmışsa da, mahkemece bu tarih itibariyle taşınmazın arsa mı arazi mi olduğu hususu kesinlik olarak belirlenmemiştir.
    Yine dava konusu taşınmaza tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olan 07/04/2010 tarihi verileri esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, 2014 yılı resmi verilerine göre tespit edilen metrakare birim fiyatına endeks uygulanmak suretiyle değer biçen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri nedeni ile % 450 oranında objektif değer artışı uygulanmasına rağmen şehir haritası üzerinde taşınmazın konumunu gösteren bilirkişi raporu alınmak sureti ile taşınmazın imar parsellerine yakın olup olmadığı, bu değer artışı oranının taşınmaz için yüksek olup olmadığı, denetlenmeden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
    Bu durumda, tazminat istemine konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Bu nedenle, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 07/04/2010 tarihi itibarıyla belediyece düzenlenen imar planı içinde olup olmadığı (kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde veya nazım planı içinde), bu imar planının hangi tarihte onaylandığı, kısmen imar planı içinde ise ne kadarlık bölümünün bu plan dahilinde olduğu, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadığı, belediye ve diğer alt yapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi hangilerinden yararlandığı, hangilerinden yararlanmadığı tek tek ayrıntılı olarak açıklanarak) yararlanma durumu, etrafının meskûn olup olmadığı, belediye nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine uzaklığı, beldenin gelişme yönünde olup olmadığı, kullanım biçimi itibarıyla iskan amacına yönelik yapılaşma olanakları vs. gibi hususlar (krokiye bağlanarak açıkça gösterilmek suretiyle) ilgili belediye başkanlığından istenilmeli, çekişmeli taşınmazın değerlendirme tarihi olan 07/04/2010 tarihi itibarıyla yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden ve değerlendirme tarihi olan 2010 yılından önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, ... düşülmesi gerekip gerekmediği ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar
    planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazların emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilmeli, bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmazın değeri, değerlendirme tarihi olan 07/04/2010 tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zarar miktarı belirlenmeli ve bilirkişilerden uygulanacak objektif değer artışını gerekçelendirdikleri, taşınmazın konumunu ve çevresindeki yakın imar parsellerini de gösterecekleri kroki hazırlamaları istenerek raporu denetleme imkanı sağlanmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Kabule göre de; davacı ıslah dilekçesi ile talebini 50.000 TL"ye yükselterek, dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece 33. 620,13 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesine göre, davanın kısmen kabulü şeklinde hüküm kurulması gerekirken, davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olması ve taleple bağlılık ilkesinin aşılarak dava tarihi yerine 18/02/2010 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi