11. Hukuk Dairesi 2015/14796 E. , 2016/1216 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
.
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/02/2014 tarih ve 2012/651-2014/105 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ... Eyalet Mahkemesi tarafından verilen 11.01.2008 tarih ve 30 O 7544/07 sayılı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, derdestlik itirazında bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da yabancı mahkeme ilamının usulünce tebliğ edilmediğini, tenfiz şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, dava dilekçesi ekinde yabancı mahkeme ilamının tebliğine dair belgeler olmadığı gibi tenfizi istenen ilamda da taraflara tebliğ edildiğine dair şerh bulunmadığı, dosya kapsamında tebliğe esas ipucu niteliğindeki belgelere/bilgilere rastlanmadığı, tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yabancı bir mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleşmiş olması gerekmektedir. 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi"nde sözleşmeye taraf olan ülkeler arasında yapılacak tebligatların hangi makam tarafından ve hangi usul çerçevesinde yerine getirileceği belirlenmiş olup, hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Almanya anılan sözleşmeye taraftır. 1965 tarihli Lahey Sözleşmesi ile kabul edilen istisnai tebligat yöntemlerinden biri de doğrudan posta yolu ile tebligattır. Bu yönteme, sadece sözleşmenin 10. maddesine çekince koymayan ülkeler açısından başvurmak mümkündür. Türkiye, 10. maddedeki tebligat yöntemini kabul etmeyeceğini bu maddeye koyduğu çekince ile belirtmiştir. O halde, yabancı bir mahkeme ilamının kesinleşmesi, ilamın yukarıda anılan Sözleşme hükümlerine uygun biçimde tebliğ edilmiş olmasına bağlıdır.
Somut olaya gelince, davacı vekili, tenfizini talep ettiği yabancı mahkeme ilamının kesinleşme şerhli aslı ve onaylı tercümesini sunmuş, davalı şirket vekilince kararın usulünce kesinleşmediği ileri sürülmüş, mahkemece, davacı tarafa kararın tebliğine dair belgeleri sunması için süre verilmeksizin, yabancı mahkeme ilamının tebliğine dair belgeler sunulmadığı, kararda kararın tebliğ edildiğine dair şerh bulunmadığı, dosyada tebliğe esas ipucu niteliğindeki belgelere/bilgilere rastlanmadığı, tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 221. maddesi uyarınca “Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise, bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir.” Bu nedenle, öncelikle davacı vekiline karar tebliğine dair belgeleri veya karar tebligat bilgilerini sunmak üzere mehil verilerek, davacı vekilince bu tebligat belgelerinin sunulması imkanı yoksa, davacının nezaretindeki bir belge olmadığı gözetilerek, mahkemece, resmi makamlardan araştırılması mümkün bulunan dava konusu kararın tebliğine ilişkin belgelerin T.C. Adalet Bakanlığı’ndan ya da uluslararası usul kuralları gereği tenfizi istenen kararı veren yabancı mahkemeden getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.