Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/11118
Karar No: 2015/5655
Karar Tarihi: 16.04.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/11118 Esas 2015/5655 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/11118 E.  ,  2015/5655 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MALATYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 15/01/2014
    NUMARASI : 2012/416-2014/34

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteği hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. .."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, gerekçeli kararda; ""davalı yararına reddedilen meni müdahale davası yönünden avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 10.942,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi"" hüküm altına alındığı halde, 19.02.2014 tarihli ek karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında 6100 sayılı HMK"nın 305. ve devamı maddeleri gereğince değişiklik yapılarak bu defa; "" Davacı yararına meni müdahale yönünden avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 10.942,56.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine"" şeklinde düzeltme yapıldığı görülmektedir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 305. maddesinde belirtildiği üzere, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, taraflarca hükmün icrasına kadar açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesi istenebilir. Ancak tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi veya hükme ilâve yapılması olanaksızdır.
    O halde; vekalet ücreti yönünden verilen ek kararın, hükmün değiştirilmesi niteliğinde olduğu görülmekle, 19.02.2014 tarihli ek kararın Ortadan Kaldırılmasına.
    ./..
    İşin esasının incelemesine gelince;
    Davacı, eşi olan davalı ile 01.07.2010 tarihinde boşandıkları halde kayden maliki olduğu kat mülkiyeti kurulu 1844 parseldeki 26 nolu meskeni davalının haksız yere kullanmaya devam ettiğini, noter kanalı ile ihtarname gönderdiği halde sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesi istekli eldeki davayı açmış, yargılama sırasında da taşınmazın 09.02.2013 tarihinde teslim edildiğini bildirmiştir.
    Davalı, çekişme konusu taşınmazı davacı ile birlikte satın aldıkları halde davacı adına yazıldığını katkı payı alacağından dolayı açmış olduğu davanın neticesinin beklenmesi gerektiğini, işgalci olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, yine savunma yolu ile davanın kabul edilmesi halinde ödemiş olduğu site aidatlarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, kat mülkiyeti kurulu 1844 ada 26 parseldeki davaya konu 26 nolu meskenin 18.07.2007 tarihinde satışa istinaden davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerinde 10.12.2007 tarihli aile konutu şerhi bulunduğu, 30.03.2005 tarihinde evlenen tarafların, 10.11.2008 tarihinde açılan boşanma davası neticesinde 01.07.2010 tarihinde boşandıkları, taşınmazın teslim edilmesi konusunda davacının noter kanalı ile keşide ettiği 30.07.2010 tarihli ihtarnamenin davalıya 11.08.2010 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, yargılama sırasında çekişme konusu taşınmazın davacıya teslim edilmesi sebebi ile elatmanın önlenmesi isteğinin konusuz kaldığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteği bakımından karar verilmesine yerolmadığına, kayden davacının maliki olduğu çekişme konusu bağımsız bölüme, davalının boşanma tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar haklı ve geçerli bir nedeni olmadan müdahale ettiği gerekçesi ile ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş, ayrıca elatma ve ecrimisil istekleri bakımından yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücreti ayrı ayrı hüküm altına alınmıştır.
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, çekişmeli bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu ve boşanma kararının kesinleşmesiyle kayıt üzerindeki “aile konutu” şerhinin hukuki varlığını yitirdiği, şerhin yolsuz hale geldiği, böylece davalının taşınmazda oturmasını haklı kılacak hukuki sebebin ortadan kalktığı, yargılama sırasında da taşınmazın boşaltılarak davacıya teslim edilmesi sebebi ile elatmanın önlenmesi isteğinin konusuz kaldığı belirlenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasın da bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Hemen belirtilmelidir ki; Harçlar Kanunu"nun 16. maddesinde açıkça; "" Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men"i, tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır."" düzenlenmiştir.
    ../...
    O halde somut olayda; keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmali yapıldığı da gözetildiğinde, dava değeri; taşınmazın keşfen belirlenen değeri ile talep edilen ecrimisil değerinin toplamı olduğu, bu miktar üzerinden tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile elatmanın önlenmesi isteği bakımından ayrı, ecrimisil isteği bakımından ayrı harca ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, ecrimisil ve elatmanın önlenmesi talepleri ayrı davalar olarak kabul edilerek her talep (dava) için ayrı harç, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiştir.
    Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin aynı dava dilekçesi ile ileri sürülmesi halinde ayrı davalar olma özelliğini yitirip yitirmediği, buna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin her dava için ayrı hükmedilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava çeşitlerini düzenleyen bölümün “Davaların yığılması” başlığını taşıyan 110-(1) maddesinde “ Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklindeki düzenleme ile aynı yargı sınırları içinde davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini ileri sürme olanağı tanınarak, dava şartları belirlenmiştir.
    Aynı yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki guruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi davacı veya davalı ya da hem davacı hem de davalı yanda bir taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “ subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “ objektif dava birleşmesidir”. ( Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı,s30, Aynı yönde, Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, s.83,129.)
    .../....
    Bir davada objektif dava birleşmesinden bahsedebilmek için; taraflarının aynı olması, başka bir deyişle davacının, birden fazla talebini aynı davalıya karşı ileri sürmesi, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin bulunması, taleplerin aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve aynı yargılama usulüne tabi olması gerekir.
    Davaların yığılmasında (Objektif Dava Birleşmesi) görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (Kuru/Arslan/Yılmaz: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011,S.284,285).
    Somut olayda; davacı, aynı dava dilekçesi ile davalı ya karşı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerini aynı davada birleştirmiştir. Davacı talepleri yönünden objektif dava birleşmesi söz konusu olup birlikte açılan dava sayısı kadar talep sonucu ve dava bulunduğuna göre her bir talep için ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır.
    Hemen belirtilmelidir ki; gerek Harçlar Kanunun 16.maddesi, gerekse Hukuk Usulsü Muhakemeleri Kanunun düzenlemesine göre, mahkemenin görevinin dava konusu edilen taleplerin toplamı üzerinden belirleneceği hükmü nedeniyle harcın da birleştirilen taleplerin toplamı üzerinden alınacağı yerleşik uygulama da kabul edilmiştir.
    Ne var ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu bu düzenlemeyi kaldırmış olmakla birlikte, karar ve ilam harcı yönünden uygulama değişmemektedir. Zira, talepler birbirinden bağımsız olsa da birleştirilen talepler mahkemece birlikte incelenip birlikte karara bağlanmaktadır. Bu durumda Harçlar Kanunun da belirtilen tarife uyarınca harç alındığına göre, ayrı ayrı harç alınması ile birleşen taleplerin toplamı üzerinden harç alınması sonucu değiştirmemektedir.
    Ancak; yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinde durum değişmektedir. Davacının, birleştirilen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepleri (davaları) birbirinden bağımsız olduğundan ve her bir talep (dava) hakkında ayrı hüküm kurulmuş bulunduğuna göre her talep için de ayrı vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmelidir. ( Yargıtay 11.HD, 04.07.2012 tarih, 2012/14718E, 2013/14276K, Y.11.HD, 02.10.2012 tarih, 2012/19082E, 2013/17249K, Y.11:HD, 08.12.2014 tarih, 2014/17013E, 2014/19171K)
    Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepleri aynı davalıya karşı aynı dava dilekçesi ile ileri sürüldüğüne göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun110. Maddesinde tanımını bulan “davaların yığılması” (objektif dava birleşmesi) hali mevcuttur. Her biri ayrı dava konusunu oluşturan davacı tarafın talepleri ile ilgili olarak verilen kararların her biri için ayrı yargılama gideri ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi