Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16005
Karar No: 2015/538

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/16005 Esas 2015/538 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/16005 E.  ,  2015/538 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.09.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın tazminat yönünden kabulüne dair verilen 21.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminatın ..."den tahsiline karar verilmiştir.
    Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın,

    inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. Maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 v.d.) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisindeki belge ve delillere göre davacı ..., davalı ..., dava dışı ..."nin dava konusu 149 parsel sayılı 11.300 m2 yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmazı dava dışı ...ten 23.12.1992 tarihinde birlikte satın alarak bedelini ödedikleri, satın alanların 1/10"ar paylarının ileride tapuda devredilmek üzere taşınmazın davalı ... adına tescilinin sağlandığı, bu hususta 23.12.1992 tarihli “taşınmazın müştereken satın alınması tutanağı” başlıklı bir belge düzenlendiği, taşınmazı satın alanlardan davalı ..., ..."nin 19.03.2002 tarihinde davalı Sınırlı Sorumlu On
    ... taşınmazı 15.05.2003 tarihinde davalı Sınırlı Sorumlu ... tapuda devrettiği, taşınmazı satın alanlardan ..."nın taşınmazdaki payını 17.09.2007 tarihli senetle davacıya sattığı görülmüştür.
    Bu tür sözleşmelerde zamanaşımı, ifa kabiliyetinin doğduğu andan itibaren işlemeye başlar. Dava konusu taşınmaz taraflar arasındaki inanç ilişkisi gereğince davalılardan ... adına tescil edilmiş olup ortaklardan ..."nın payını haricen satın alan davacı adına pay tescili mümkün olmadığından sözleşmenin ifa kabiliyeti doğmamış, dolayısıyla zamanaşımı da geçmemiştir.
    Sonuç olarak, davacının davalılardan ..."nın halefi olarak taraflar arasındaki inanç sözleşmesinin tarafı olduğu ve inanç ilişkisinin de açıkça mevcut olduğu gözetilerek “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1). bentte yazılan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine (2). bentte yazılan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davacının peşin yatırdığı temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2015 oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi