Esas No: 2015/669
Karar No: 2016/38
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/669 Esas 2016/38 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : .... Çocuk
Kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık ..."un 5237 sayılı TCK’nun 191/1, 31/3, 62/1, 50/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 4.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, .... Çocuk Mahkemesince verilen ... gün ve ...-... sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ...-... sayı ile;
"Dikili olarak ele geçirilen kenevirler yönünden sanık hakkında ayrıca soruşturma yürütüldüğü, sanıkta uyuşturucu madde ele geçirilmediği, kullandığını belirttiği maddenin ise uyuşturucu olup olmadığının tespit edilemediği, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin soyut beyanı dışında, mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
"Sanığın uyuşturucu kullandığına dair ikrarı ve bu ikrarı destekleyen kaldığı evin çatı katında yetişmiş olarak 62 kök hint kenevirinin bulunması delillerinin mevcut olduğu, ele geçen hint kenevirinden alınan parçalar üzerinde Polis Kriminal Dairesince yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, net 3,2 gram esrar elde edileceğinin belirtildiği, sanığın ikrarı, dikili bulunan bitkinin hint keneviri bitkisi olup esrar elde edileceğinin belirtilmesi karşısında, sanığın suçu sabit olduğu ayrıca dikili bulunan hint kenevirinin kopartılıp kurutulmaya bırakılmasının veya sanığın uyuşturucu kullanıp kullanmadığını gösterir rapor aldırılmasının gerekmediği" görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay ... Ceza Dairesince, ... gün ve ...-... sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde on altı yaşında olan sanığın daha önce işlediği iddia olunan kasten yaralama suçunun firari şüphelisi olarak aranmakta iken arkadaşı ... ..."ın evinde kaldığının ihbar edilmesi üzerine yakalanabilmesi amacıyla sulh ceza mahkemesince anılan ev ve müştemilatında arama yapılmasına karar verildiği, arama sonucunda sanığın evin damında yakalandığı, ayrıca damda dikili vaziyette 62 kök dişi hint kenevirinin de ele geçirildiği,
... Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen raporda; ele geçirilen maddenin kenevir bitkisi olup net 3,2 gram esrar elde edilebileceğinin belirtildiği,
Dikili olarak ele geçirilen 62 kök dişi hint kenevirinden bir kısmının daha önce kullanmak amacıyla koparıldığına dair dosyada herhangi bir bilginin olmadığı,
Sanığın suç tarihi itibariyle uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığının tespitine yönelik tıbbi bir incelemenin yapılmadığı,
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 23.07.2009 gün ve 758-521 sayı ile, TCK’nun 191/2-3-4. madde ve fıkraları uyarınca sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği,
Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının ihbar edilmesi üzerine dosyanın yeniden ele alınıp duruşma açılarak uyuşmazlığa konu hükmün kurulduğu,
Sanık hakkında 62 kök hint kenevirinin yetiştirilmesiyle ilgili 2313 sayılı Kanuna muhalefet suçundan ayrıca yürütülen soruşturma sonucunda açılan kamu davası ve yapılan yargılama neticesinde ... Çocuk Mahkemesince ... gün ve ...-... sayı ile, 2313 sayılı Kanunun 23/son, TCK’nun 31/3, 62/1, 50/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 4.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 15.07.2013 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... ...; sanığın üç aydır evlerinde kaldığını, damda dikili olan kenevirlerin sanık tarafından ekildiğini olaydan sonra öğrendiğini beyan etmiş,
Tanık ... ...; evlerinin damında ele geçirilen keneviri ve bu kenevirin sanık tarafından ekildiğini karakolda öğrendiğini, suç tarihi ve öncesinde sanığın devamlı olarak evlerinde kaldığını ifade etmiş,
Sanık tüm aşamalarda; yaklaşık üç aydır ... ailesinin evinde kaldığını, onların haberi olmadan evlerinin damına hint keneviri ektiğini ve yetiştirdiğini, esrar içicisi olup dışarıya fazla para vermemek için kenevir yetiştirmeye çalıştığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın isabetli bir şekilde çözümlenmesi bakımından kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu ile esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK"nun "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak" başlıklı 191. maddesinin suç tarihinde;
“1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir.
3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabilir. Bu durumda, hükmolunan cezanın infazı ertelenir. Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.
7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde, infaz edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir” şeklinde iken 14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nun 191. maddesinin ikinci fıkrasına; “Bu karar, durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur” cümlesi eklenmiş,
Son olarak 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nun 191. maddesinin başlığı "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak" halini almış, içeriği ise;
“1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçuyla, diğer uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından farklı olarak, genel sağlığın yanında bireyin sağlığı da koruma altına alınmaktadır.
Herkes bu suçun faili olabilir. Suçun mağduru ise toplumdur.
Suçun konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddedir. TCK"nun 188. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nelerden ibaret bulunduğu tanımlanmadığı gibi, bunların teker teker gösterilmesi yoluna da gidilmemiştir. Bunun nedeni, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve aynı etkiyi yapan ilâç ve sentetiklerin kötüye kullanılmalarının yaptırım altına alınarak güçlü bir sosyal savunmanın sağlanmasıdır. Böylece, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin, suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir.
Suçun seçimlik hareketlerinden "uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma" eyleminde failin genel kastı yeterli iken "uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma" eylemlerinde ise mutlaka "kullanma" amacına ilişkin özel kastın bulunması gereklidir.
TCK’nun 191. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması ya da 28.06.2014 tarihinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılması şeklindeki hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu hareketler dışında bu suç tipinin işlenmesi mümkün değildir. Seçimlik hareketlerden birden fazlasının gerçekleştirilmiş olması suçun tekliğini etkilememektedir.
2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun esrar elde etmek amacıyla kenevir ekmek suçunun düzenlendiği 23. maddesinin 5. fıkrası ise;
"Münhasıran esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır" şeklinde iken 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılan değişiklikle;
"Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi dört yıldan on iki yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Münhasıran kendi kullanımı için ihtiyaç duyduğu esrarı elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.
" şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
2313 sayılı Kanunun 23/5. maddesinde, esrar elde etme amacıyla kenevir ekilmesi hali suç olarak düzenlenmiştir. Kenevir ekiminin esrar elde etmeye yönelik olup olmadığı, sanığın olay öncesi, sonrası ve olay sırasındaki dışa yansıyan davranışları dikkate alınarak iç dünyası ile ilgili olan kastının neye yönelik olduğunun belirlenmesi suretiyle tespit edilecek ve esrar elde etmek için kenevir tohumunu toprağa eken veya ekilmiş kenevir bitkilerinin bakımını yapan ya da bu eylemlere iştirak edenler aynı kanunun 23/5. maddesi uyarınca sorumlu olacaktır.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun konusu, uyuşturucu ve uyarıcı madde iken esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçunun konusu ise, kenevir bitkisidir. Kenevir bitkisi hiç bir işleme tabi tutulmasa bile hali hazırda THC (Tetrahidrocannabinol, esrar) içerdiğinden -uyuşmazlık konusu dosyada olduğu gibi- uygulamada eylemlerin suç tipinin belirlenmesinde tereddütler oluşmaktadır.
Kenevir ekme, kenevir tohumunun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadar geçen süreç olarak tanımlandığından, kenevir dikili olduğu sürece sadece esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçu oluşur. Kenevir bitkisi, esrar elde etmek amacıyla bütünüyle ya da kısmen söküldüğü veya koparıldığı andan itibaren ise, 2313 sayılı Kanunun 23/5. maddesindeki suçun yanında, esrarın elde edilme amacına göre TCK"nun 188. maddesindeki "uyuşturucu madde imal ve ticareti" ya da aynı kanunun 191/1. maddesinde tanımlı "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçları da işlenmiş olacaktır. Bu durumda esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçu ile uyuşturucu madde imali, ticareti ya da bulundurma suçları birbirlerinin unsuru ya da ağırlaştırıcı nedeni olmadığından fail hakkında hem 2313 sayılı Kanunun 23/5, hem de TCK"nun 188 ya da 191/1. maddelerinden hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak failin tüm kenevir bitkilerini hasat ettiği veya kurutmaya bıraktığı ahvalde, TCK"nun 188 veya 191/1. maddelerindeki suçun yanında 2313 sayılı 23/5. maddesindeki suçtan da cezalandırılabilmesi için kenevir ekimine ilişkin somut delillerin (kenevri kökü veya hasat artığı gibi) mevcut olması gerekli olup örneğin failin evinde ele geçirilen esrarı kendi ektiği kenevir bitkilerinden elde ettiği yönündeki soyut ikrarı anılan suçtan mahkûmiyeti için tek başına yeterli değildir. (Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle İlgili Suçlar, Şener Güngör-Ali Kınacı, Yetkin Yayınları, Ankara 2001, s.903; Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Birsen Elmas, Adalet Yayınevi, Ankara 2015, s.459-460)
Öte yandan, amacı isnada konu maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan ceza muhakemesinde, dayanılacak delillerden biri de “beyan” delilidir. Beyan, tanığa, sanığa veya sanığın dışındaki taraflardan birine ait olabilir. Sanığın isnat bakımından önemli görülen olayları beyanıyla kabul etmesi şeklinde tanımlanabilecek olan ikrar; eylem hakkında en çok bilgisi bulunanın beyanı olması, soruşturmayı esaslı surette kolaylaştırması, özgür iradeyle verilip gerçeğe de uygun olduğunun saptanması halinde hâkimin vicdani kanaatinin oluşumunda olumlu katkısının bulunması itibariyle önemli bir sübut vasıtasıdır.
Ancak, vicdani kanıt sisteminin geçerli bulunduğu ceza muhakemesi hukukumuzda, özgür iradeye dayalı olan ikrarın da, dosyada varlığını koruyan diğer tüm deliller gibi hâkim tarafından serbestçe takdir edilip değerlendirilmesi gerekecektir.
Gerçekten de, bir kimsenin suçlu olmadığı halde kendisini suçlu sayması veya bir başkasının suçunu kabullenmesi mümkündür. O halde, ikrarın hangi aşamada gerçekleştiği ve özgür iradeye dayalı olup olmadığı, ikrarda bulunanın beyanın ciddiyetini ve bundan doğacak sonuçları bilip bilmediği, ikrarın başkaca deliller veya emarelerle desteklenip desteklenmediği, hayatın olağan akışına uygun düşüp düşmediği, şüpheden arınmışlığını ve belirliliğini zayıflatacak biçimde ikrardan dönülüp dönülmediği gibi hususlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle, somut olaydaki ikrarın delil değeri ortaya konulmalı ve ispat sorunu bu şekilde çözümlenmelidir.
Ayrıca bu çözümleme sırasında, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisinin de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hakkındaki başka bir suçun soruşturması kapsamında, geçici olarak kaldığı evde yapılan aramada dikili halde bulunan ve 2313 sayılı Kanuna göre ayrıca yargılaması yapılan 62 kök dikili dişi hint keneviri dışında herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın, bu maddeleri kullandığına ilişkin tıbbi bir bulguya ulaşılamaması, dikili durumda ele geçirilen dişi hint keneviri bitkilerinden koparıp içtiğine dair herhangi bir iddia ya da kanıtın da bulunmaması karşısında, soyut ikrarı dışında, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin şüpheden uzak, kesin ve yeterli delilin mevcut olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanığın üzerine atılı kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçunun sabit olmaması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire bozma kararı isabetli olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.