14. Hukuk Dairesi 2014/8230 E. , 2015/498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.12.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, kayden malik olduğu 473 parsel sayılı taşınmazın... yaptığı imar uygulaması sonucu 17 ada 50 sayılı parsele gittiğini, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali, 473 sayılı kök parsele dönülmesi ve adına tescil isteklerinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay l. Hukuk Dairesinin 14.10.2008 tarihli ve 2008/5136-10189EK sayılı ilamı ile özetle “...davalı yönünden iyiniyet araştırması yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, öncelikle 473 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan yeni imar parsellerinin maliklerine karşıda iptal ve tescil davası açılması bakımından davacıya olanak tanınması açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiği ve maliklerinin 2. el durumunda olmaları halinde 50 parselde olduğu gibi haklarında Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve uygulama ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda, kayıt maliki davalıların iyiniyetli olduklarından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir.
İmar parsellerinin hukuki dayanağını (illetini) teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin ..."nun 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açık olmakla dayanağı kalmayan tapu kaydının iptali gerekeceği l. Hukuk Dairesinin 14.10.2008 tarihli ve 2008/5136-10189EK sayılı bozma ilamında da açıklanmış, ...mn 1023. maddesinin de değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece davacı tarafından sonradan taşınmazları iktisap eden kişilerin iyiniyetli olmadıkları davacı tarafından kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de 14.05.1951 gün 1949/17-1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca “vakıa ve karinelerden olayda iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer tarafça ispat edilmesi gerekmez. Mahkemece bu husus dosyadaki diğer delillerle kanıtlanıyorsa dikkate alınmalıdır. ”
Somut olayda davacı adına “demiryolu” olarak kayıtlı bulunan 473 parsel sayılı taşınmazın 18. madde uygulamasına tabi tutulduğu ve 22, 23, 25, 30 sayılı imar parsellerinin oluştuğu 22, 23 ve 25 parsellerin yeniden yapılan düzenleme ile 17 ada 50, 51, 53 ve 55 sayılı imar parsellerinin meydana geldiği anlaşılmaktadır.
İmar uygulamalarından evvel de ihyası istenen 473 parsel sayılı taşınmaza komşu 483 parsel sayılı kadastro parselinin maliki olan davalı ... şirketinin ve imar uygulamaları ile taşınmazlarda malik olan birleşen davanın davalıları diğer paydaşların bu yerin demir yolu güzergahında olduğunu bilmemeleri hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağı gözetildiğinde davalı şirketin iyiniyetli kabul edilmesi mümkün bulunmadığından davanın reddi doğru görülmemiştir.
İmar parsellerinin hukuki dayanağını (illetini) teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin ..."nun 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Buna göre kadastral parsellerin gittileri olan imar çap kayıtlarının iptal edilip eski kadastral parsellerin geometrik ve mülkiyet durumunun yeniden ihyasına karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Davacı, kadastral parselin ihyası, başka deyişle imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile eski hale getirilmesini istemekte olup, bu durumda ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespiti ile koşullar oluşmuş ise tamamının tapularının iptali yönünde karar vermek gerekir. Diğer taraftan tapu iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı da tartışmasızdır.
Somut olayda; imar uygulaması ile meydana gelen 17 ada 50 parsel sayılı taşınmazın 17 ada 23 parsel sayılı taşınmazdan geldiği, 23 parselin ise ihdasen oluşturulduğu ancak aynı kısmın11.101970 tarihinde 2662 yevmiye ile davacının maliki olduğu 473 parsele ilave olarak 2975 m2 miktarı ile tescilinin yapıldığı, yani 23 parselin 2975 m2 kısmının tescil harici yer olmayıp 11.101970 tarihinde 473 parsele ilave edilen 2975 m2 yer olduğu bilirkişi raporları ile sabittir. Buna göre, zeminde 473 parselin 11.10.1970 tescil edilen 2975 m2"1ik kısmı için davanın kabul edilerek kadastral parselin ihyasına karar vermek gerekecektir. Ne var ki, zeminde bu kısım üzerinde iptal edilen imar uygulaması ile 17 ada 50 parsel sayılı taşınmaz dışında başka parsellerin de tescil edildiği 4.9.2007 tarihli ..."ya ait ek rapor ekinde sunulan krokiden anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından 17 ada 50, 51, 53, ve 55 sayılı imar parsellerinin kayıt maliklerine husumet yöneltilmiş ise de 473 sayılı kadastral parselin hangi imar parsellerinde yol, park v.b. alanda kaldığı keşif sonunda alınan bilirkişi raporunda açıkça belirtilmemiştir. Bu nedenle öncelikle ihyası istenen kadastral parselin çapı sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespiti ile bu taşınmaz maliklerinin davada yer almalarının sağlanması, daha sonra davanın esasının karar bağlanması gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.