18. Ceza Dairesi 2020/1638 E. , 2020/7609 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25/02/2015 tarih ve 2014/556 esas, 2015/102 karar sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 02/03/2020 tarih ve 2019/10381 esas, 2020/5230 karar sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Karar tarihi itibariyle aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü bulunduğu anlaşılan sanığın, duruşmadan bağışık tutulma talebi olmadığı halde, yokluğunda karar verilip CMK’nın 196/1. maddesine aykırı davranılmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2020 tarihinde oy birliği ile” karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/05/2020 tarih ve 18-2015/167600 sayılı yazısı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık, aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü bulunduğu anlaşılan sanığın, duruşmadan bağışık tutulma talebi olup olmadığına ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı CMK"nın196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” şeklinde iken
25.08.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun"un 142. maddesiyle kanunlaşmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutuk evine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hâli bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, bununla birlikte sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususu da aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra kabul etmesi halinde istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesine rağmen istinabe ile alınan ifadesiyle yetinilmesi savunma hakkının sınırlanması sonucunu doğuracaktır.
Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, ancak bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceğine dikkat çekilmiş olup, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça belirtmesiyle mümkün olacaktır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 03.04.2018 tarihli ve 851-144 ile 31.01.2017 tarihli ve 449-32 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan sanık ..."ün Karabük 1.Asliye Ceza Mahkemesince yapılan 16/12/2014 tarihli sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunduğu, sonrasında hükmün açıklandığı 25/02/2015 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılamaya devam edilerek mâhkumiyetine karar verilmesi herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı halde maddi yanılgı sonucunda, sanığın duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmadığı kabul edilerek, sanık hakkında CMK’nın 196/1. maddesine aykırı davranılmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına ilişkin bozma kararının hukuka aykırı olduğu nedenle, anılan karara itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 02/03/2020 gün ve 2019/10381 Esas, 2020/5230 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Karabük 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2015 tarih ve 2014/556 Esas 2015/102 K sayılı ilamıyla verilen mahkumiyet kararının ONANMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur.” denilerek, itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
Sanık ...’ün 16/12/2014 tarihli celse de sorgusu yapılırken bağışık tutulma talebini bildirdiği anlaşıldığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 02/03/2020 tarih ve 2019/10381 esas, 2020/5230 sayılı, sanık ..."ün görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyetine ilişkin verilen bozma kararının KALDIRILMASINA,
Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25/02/2015 tarih ve 2014/556 esas, 2015/102 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu ögelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın Kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanık ...’ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 15/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.