Esas No: 2017/1
Karar No: 2017/342
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/1 Esas 2017/342 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017/1 KARAR NO : 2017/342 KARAR TR : 05.06.2017
|
ÖZET : Müsaderesine karar verilen ancak trafik kaydına müsadere şerhi işlenmemiş olan aracın trafik kaydına güvenilerek satın alındığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : G.U.
Vekili : Av.Ö.A.B.
Davalı : Adalet Bakanlığı
Vekili : Av.E.K.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 02/03/2011 tarihinde satın alarak 31 N 6009 plaka numarasıyla tescil ettirdiği 1985 Model Mercedes-Benz 200D marka aracı hakkında müsadere kararı bulunduğunun emniyet görevlileri tarafından bildirilmesi üzerine, söz konusu aracı 18/02/2014 tarihinde emniyet görevlilerine teslim ettiği, müsadere işleminin Sincan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2007 tarih, E.2007/122 ve K.2007/354 sayılı kararının Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 26/12/2012 tarih, E.2012/16440 ve K.2012/33442 sayılı ilamıyla onanması üzerine gerçekleştirildiği, yargılama aşamasında aracın kaydına müsadereye ilişkin tedbir şerhinin işlenmemiş olması sebebiyle trafik sicilindeki kayda güvenerek aracı satın alan davacının müsadere işlemi sebebiyle uğradığını ileri sürdüğü 7.000,00 TL maddi zararın tazmini istemi ile idari yargı yerinde dava açılmıştır.
Davalı Adalet Bakanlığı vekili, süresi içerisinde verdiği dilekçesinde davaya bakma görevinin adli yargı yerlerine ait olduğunu ileri sürmüştür.
ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ: 11.11.2015 gün ve E: 2014/1256 sayı ile, müsaderesine karar verilen ancak trafik kaydına müsadere şerhi işlenmemiş olan 06 ZAM 11 plakalı aracın trafik kaydına güvenilerek satın alındığından bahisle uğranılan 7.000,00 TL"nin tazmini istemiyle açılan davanın görümünün; trafik tescil işlemin idari işlem niteliğinde olduğu, zararın davalı idarenin müsadere kararını trafik kaydına tescil etmemesi iddiasından kaynaklandığı göz önüne alındığında 2577 sayılı İ.Y.U.K.’nun 2/1-b maddesine göre açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağının açık olduğu gerekçesiyle; davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı Adalet Bakanlığı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Müsaderesine karar verilen davaya konu aracın trafik siciline tedbir şerhinin işlenmesine karar verilmemesinin ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmadığı, yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiği; somut olaya ilişkin davanın da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği, 2247 sayılı Kanunun 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı"nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI : Davacının talebinin, yargılama aşamasında müsadereye ilişkin şerhin araç kaydına işlenmemesi nedeniyle, trafik kayıtlarına güvenerek satın aldığı araç nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin olması ve bir hizmet kusurundan bahsedilmemesi nedeniyle yargılama sürecine ilişkin olduğu sonucuna ulaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün genel hükümlere göre adli yargı merciine ait olduğu sonucuna varıldığı; bunun dışında, mahkemelerce verilen müsadere kararlarından ilgili idarelerin bilgisi olduğu halde, bu idarelerce (Emniyet Müdürlüğü, Gümrük Müdürlüğü gibi) araç kaydına tedbir şerhinin konulmaması nedeniyle hizmet kusurundan dolayı açılan tazminat davalarının ise idari yargı merciince çözümleneceğinin de açık olduğu; bu nedenle, 2247 sayılı Yasa"nın 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 05.06.2017 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Adalet Bakanlığı vekilinin anılan Yasa’nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, müsaderesine karar verilen ancak trafik kaydına müsadere şerhi işlenmemiş olan aracın trafik kaydına güvenilerek satın alındığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 7.000,00 TL zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla tazmini istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Emniyet Genel Müdürlüğünün, merkez, bölge, il ve ilçe trafik kuruluşları, görev ve yetkileri” başlıklı 5. Maddesinin ‘kuruluş’ başlıkla a alt bendinde; “(Değişik: 17/10/1996 - 4199/3 md.) Bu Kanunla, Emniyet Genel Müdürlüğüne verilen görevler, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulan Trafik Hizmetleri Başkanlığınca yürütülür. Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı tarafından yürütülür. Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez bölge, il ve ilçe trafik zabıta kuruluşları Trafik Hizmetleri Başkanlığına bağlı olarak çalışır.
Araçlara ve sürücülere ait işlemleri yapmak, plaka ve belgelerini vermek ve bu amaca yönelik hizmetleri yürütmek üzere her ilde ve gerekli görülen ilçelerde tescil şube veya büroları kurulur.
Tescil şube veya bürolarında emniyet hizmetleri sınıfı personelinden ayrı olarak teşkilat ve kadrolarında gösterilen sayıda genel idare ve teknik hizmetler sınıfında personel ile sözleşmeli personel çalıştırılabilir.” denilmek sureti ile araçlara ve sürücülere ilişkin işlemleri yapmak, plaka ve belgelerini vermek ve bu amaca yönelik hizmetleri yürütmek üzere her ilde ve gerekli görülen ilçelerde tescil şube veya büroları kurulacağı belirtilmiş;
Aynı maddenin ‘ görev ve yetkiler ‘ alt başlıklı b bendinin 7. fıkrasında “Araçların tescil işlemlerini yaparak belge ve plakalarını vermek”, 8. Fıkrasında “ (Değişik: 25/6/2010-6001/35 md.) Ülke çapında taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, bunlara ilişkin teknik ve hukukî değişiklikleri işlemek, işlettirmek, istatistiksel bilgileri toplamak ve değerlendirmek” görevleri oluşturulacak bu şube ve bürolara bırakılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk” başlıklı 20.maddesinde,
“Tescil süreleri, satış ve devirler, noterlerin sorumluluğu ile ilgili esaslar şunlardır:
a) Araç sahipleri,
1. (Değişik: 13/2/2011-6111/55 md.) Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmak,
2. (Değişik: 2/4/1998 - 4358/3 md.) Tescilin yapılması veya silinmesi için vergi kimlik numarası ile yönetmelikte belirtilen bilgi ve belgeleri sağlamak,
Zorundadırlar.
b) Araçların giriş işlemlerini yapan gümrük idareleri bu durumu 15 gün içinde araç sahiplerinin beyan ettikleri tescil kuruluşuna bildirmekle yükümlüdürler.
c) Tescil belgesi, aracın başkasına satış veya devrine, hurdaya çıkarılmasına veya araçta, yönetmelikte belirtilen niteliklerin değişmesine kadar geçerli sayılır.
d ) (Değişik: 24/12/2009-5942/1 md.) Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.
Satış ve devir işlemi, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirilir. Bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılır. Satış ve devir tarihi itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona erer, yeni malikin vergi mükellefiyeti başlar.
Yapılan satış ve devir işlemi üzerine noterler tarafından yeni malik adına bir ay süreyle geçerli tescile ilişkin geçici belge düzenlenir.
197 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan sorumluluk hükümleri saklı kalmak kaydıyla, anılan maddede ve bu bentte yer alan isteme ve bildirmeleri elektronik ortamda yaptırmaya ve bu konuda yükümlülük getirmeye, elektronik bildirmelere ilişkin usul ve esasları belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkili olup, bu kurumlar satış, devir ve tescile ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmesi için gerekli elektronik veri akışını sağlarlar. Satış ve devir işlemlerini yapanlar, bu işlemler sırasında edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesi uyarınca cezalandırılırlar.
Satış ve devir işlemlerinin bildiriminden itibaren bir aylık süre içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu veya Emniyet Genel Müdürlüğünün uygun gördüğü kamu kurum veya kuruluşları tarafından yeni malik adına tescil belgesi düzenlenerek elden veya posta aracılığıyla teslim edilir. Tescil belgesinin bir ay içerisinde teslim edilememesi halinde yeni malike sorumluluk yüklenemez.
Bu bentte düzenlenen satış ve devir işlemleri her türlü harçtan, bu işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga vergisi ve değerli kâğıt bedellerinden istisnadır. Trafik tescil kuruluşunda yeni malik adına yapılacak tescil nedeniyle düzenlenmesi gereken değerli kâğıtların bedelleri, satış ve devir esnasında noterler tarafından tahsil edilir ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 119 uncu maddesi uyarınca beyan edilerek ödenir. Bu bentte yer alan işlemler sebebiyle noterlere herhangi bir pay veya aidat ödenmez.
1512 sayılı Kanunun 112 nci maddesi uyarınca belirlenen ücret uygulanmaksızın satış ve devre ilişkin her türlü işlem karşılığında toplam 20 Türk Lirası maktu ücret alınır. Söz konusu ücret, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan ücret tutarının o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplanır.
Haciz, müsadere, zapt, buluntu, trafikten men gibi nedenlerle; icra müdürlükleri, vergi dairesi müdürlükleri, milli emlak müdürlükleri ile diğer yetkili kamu kurum ve kuruluşları tarafından satışı yapılan araçların satış tutanağının bir örneği aracın kayıtlı olduğu trafik tescil kuruluşlarına üç işgünü içerisinde gönderilir. Aracı satın alanlar gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili trafik tescil kuruluşundan bir ay içerisinde adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar. Alıcıların tescil belgesi almak için süresinde başvurmamaları halinde bu araçları alıcıları adına re’sen kayıt ve tescil ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye İçişleri ve Maliye Bakanlıkları yetkilidir.
e) (Değişik: 24/12/2009-5942/1 md.) Araç satın alıp, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendine uymayanlar ile (d) bendinin sekizinci paragrafı hükümlerine göre bir ay içerisinde tescil belgesi almayan alıcılara 130 Türk Lirası, (d) bendi hükümlerine uymayan noterlere ise her bir işlem için 1.000 Türk Lirası idari para cezası verilir. Tescil yapılmadan trafiğe çıkarılan araçlar, tescil yapılıncaya kadar trafikten men edilir.” denilmek sureti ile ülkeye gümrük kanalı ile giriş yapan araçların ilk tescil işlemlerinin araç sahiplerinin gümrükten geçişi yapılan araçların tescili için gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmaları gerektiği, bu sırada araçların giriş işlemlerini yapan gümrük idarelerinin bu durumu 15 gün içinde araç sahiplerinin beyan ettikleri tescil kuruluşuna bildirmekle yükümlü oldukları, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisinin, gecikme faizinin, gecikme zammının, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı ve araç satın alıp, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendine uymayanlar ile (d) bendinin sekizinci paragrafı hükümlerine göre bir ay içerisinde tescil belgesi almayan alıcılara 130 Türk Lirası, (d) bendi hükümlerine uymayan noterlere ise her bir işlem için 1.000 Türk Lirası idari para cezası verileceği ve tescil yapılmadan trafiğe çıkarılan araçların tescil yapılıncaya kadar trafikten men edileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Belge ve plaka vermeye yetkili kuruluşlar:” başlıklı 22. Maddesinde; “(Değişik: 18/1/1985 - KHK 245/8 md.; Aynen kabul: 28/3/1985 - 3176/8 md.)
Yönetmelikte gösterilen esaslara göre:
a) Askeri maksatlarla kullanılan Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bütün araçlar ile çeşitli anlaşmalara göre askeri amaçla yurdumuzda bulunan kuruluşlara ait araçların tescilleri Türk Silahlı Kuvvetlerince,
b) Raylı sistemle çalışan araçların tescilleri, kullanıldığı yerlere göre ait olduğu kuruluşlarca,
c) İş makinesi türünden araçların tescilleri;
1. Kamu kuruluşlarına ait olanlar ilgili kuruluşlarınca,
2. (Değişik: 17/10/1996 - 4199/10 md.) Özel veya tüzelkişilere ait olanlardan; tarım kesiminde kullanılanlar ziraat odalarınca, tarım kesiminde kullanılanların dışında kalan ve sanayi, bayındırlık ve diğer kesimlerde kullanılanların tescilleri, üyesi oldukları ticaret, sanayi veya ticaret ve sanayi odalarınca,
d) Tarım kesiminde kullanılanlar hariç, İl Trafik Komisyonlarından karar alınmak şartı ile motorsuz taşıtlardan gerekli görülenlerin tescilleri belediyelerce,
e) (Mülga: 13/2/2011-6111/57 md.)
Yapılır, belge ve plakaları verilir.
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/57 md.) Birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan bütün araçların tescilleri, araca ait belgelerin düzenlenmesi, kişiselleştirilmesi, kişiselleştirilen belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta aracılığı ile teslimi işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılır. Emniyet Genel Müdürlüğü; ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas teşkil edecek işlemleri elektronik ortamda bilgi paylaşımı yoluyla yapmak üzere, elektronik ortamda oluşturduğu bir ay süre ile geçerli tescile ilişkin geçici belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerini yetkilendirebilir. Yetkilendirilen bu gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri, yapacakları işlemleri aralarında düzenleyecekleri protokol çerçevesinde başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırabilirler. Araca ait kişiselleştirilen belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta yoluyla teslimi, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kamu kurum veya kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırılabilir. Bu işlemlerin yapılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/57 md.) Tescil belgesinin bir ay içinde teslim edilememesi hâlinde, buna ilişkin olarak araç sahibine sorumluluk yüklenemez.
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/57 md.) Genel hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları saklı kalmak üzere, ikinci fıkra hükmüne göre yetkilendirilmiş gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine, belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket etmeleri halinde tespitin yapıldığı yerin mülki amiri veya bu konu ile ilgili olarak yetkilendireceği trafik tescil birim amiri tarafından on bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/57 md.) Tescile ilişkin geçici belge, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında resmî belge sayılır” denilmek sureti 1. Fıkrada bentler halinde sayılan istisnalar haricinde kalan araçlara ilişkin tescile yönelik işlemlerin Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılacağı, Emniyet Genel Müdürlüğünün ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas teşkil edecek işlemleri elektronik ortamda bilgi paylaşımı yoluyla yapacağı düzenlenmiştir.
Davanın açıldığı 24.6.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 18.07.1997 tarih ve 23053 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Yeni Kayıt” başlıklı 31. Maddesinde;
“ (Değişik:RG-9/9/2011-28049)
Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların tescil işlemleri; aracın satın alınma veya gümrükten çekilme tarihinden itibaren üç ay içinde araç sahibinin ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine müracaat etmeleri suretiyle yapılır.
(Değişik ikinci fıkra:RG-19/2/2014-28918) Tescil işleminin yapılabilmesi için sahiplik belgesi, uygunluk belgesi, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ve özel tüketim vergisi ödeme belgesinin aslının ibraz edilmesi zorunludur. Ancak bu belgelere ait bilgilerin Emniyet Genel Müdürlüğünce ilgili kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya diğer özel hukuk tüzel kişilerinin elektronik verileri üzerinden alınabilmesi veya teyidi halinde, ibraz zorunluluğu aranmayabilir.
Tescile tabi ve Türkiye’de tescil edilecek olan araçları imal veya ithal edenler; bu araçların uygunluk belgesi bilgileri ile Emniyet Genel Müdürlüğünce gerekli görülen diğer bilgilerini, güvenli elektronik imza kullanarak Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki bilgi sistemine elektronik ortamda kaydetmek zorundadırlar. Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenecek tarihten itibaren bilgi sistemine kayıtlı olmayan araçların tescil işlemi yapılmaz.
İthalatçı veya imalatçı tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki bilgi sistemine elektronik ortamda kaydedilen araçların, tescil edileceği safhaya kadar el değiştirmesi veya üzerinde tadilat yapılması halinde, bu değişikliklerin bilgi sistemine işlenmesi amacıyla bildirim zorunluluğu getirmeye ve bu şekilde yapılacak bildirimlerin usul ve esaslarını tespit etmeye, Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Araç imal veya ithalatçıları, kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk kişileri, içeriği Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenerek bilgi sisteminde oluşturulan taahhütnameleri güvenli elektronik imzaları ile imzalamaları halinde yetkilendirilmiş sayılırlar. Buna ilişkin diğer usul ve esaslar Emniyet Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinde yayımlanır.
Emniyet Genel Müdürlüğü; ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas teşkil edecek işlemleri elektronik ortamda bilgi paylaşımı yoluyla yapmak üzere, elektronik ortamda oluşturduğu bir ay süreyle geçerli Ek-46’daki tescile ilişkin geçici belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerini, belirleyeceği usul ve esaslar doğrultusunda yetkilendirebilir. Yetkilendirilen gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri, yapacakları işlemleri, kendi aralarında noterde düzenleyecekleri protokol çerçevesinde başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırabilirler. Düzenlenen protokolün bir nüshası Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir. Elektronik ortamda gönderilmesi halinde, protokol ayrıca yazılı olarak gönderilmez.
Emniyet Genel Müdürlüğünce yetkilendirilen gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin, yapacakları işlemler için başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yetki vermeleri halinde, yetki verilecek gerçek veya tüzel kişinin oda sicil kaydı (ticaret odası, sanayi ve ticaret odası, ilgili esnaf odası ve benzeri) ve vergi kaydının bulunması gerekir. Ayrıca, yetki verilecek kişinin gerçek kişi olması halinde ilgili kişinin, tüzel kişilik olması halinde ise, şirketi temsile yetkili olan kişi ile bilgi sistemi üzerinde işlem yapmaya yetki verecekleri kişinin; malvarlığına, topluma, kamu güvenliğine, kamunun sağlığına, kamu barışına, ulaşım araçları veya sabit platforma, genel ahlaka, millete ve devlete, devletin güvenliğine, anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan hüküm giymemiş olmaları şarttır. Buna ilişkin diğer usul ve esaslar Emniyet Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinde yayımlanır.
Tescil işlemlerinde; gerçek kişiler için Kimlik Paylaşımı Sisteminde yer alan yerleşim yeri adresi, yerleşim yeri adresi yurtdışında olan Türk vatandaşlarının Kimlik Paylaşımı Sisteminde yer alan diğer adresi, tüzel kişiler için ise ticaret sicil gazetesi, tüzük veya diğer resmi kayıt belgelerinde belirtilen adresi esas alınır. Yabancılar için tescile esas adres bilgisi ise Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.
Tescil edilen her araca, sahibinin tescile esas adresinin bulunduğu yerdeki trafik tescil kuruluşunun il kodu, harf ve rakam grubunu içeren bir tescil plakası tahsis edilir. Kamu kurum veya kuruluşlarınca finansal kiralama yoluyla kiralanan ve ilk defa tescili yapılacak araçlara, kiracının tescile esas adresinin bulunduğu yerdeki trafik tescil kuruluşunun il kodu, harf ve rakam grubunu içeren tescil plakası da tahsis edilebilir.
23/9/2004 tarihli ve 25592 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelikte belirtilen ilk muayene süresini geçirmiş araçlar, bir aylık muayene süresi verilmek suretiyle tescil edilir.
Tescil müracaatının;
a) Trafik tescil kuruluşlarına yapılması halinde;
1) Tescil işlemi, araç sahibinin tescile esas adresinin bulunduğu yerdeki trafik tescil şube veya bürosunda yapılır.
2) (Değişik:RG-19/2/2014-28918) Araçların ilk tescilleri, ibrazı mecburi belgelerin gösterilerek üzerindeki bilgilerin tam, okunaklı, örneğine uygun olarak doldurulmuş, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan “Araç Trafik Tescil Müracaat ve İşlem Formu” (ek-1) veya işlemi yapan trafik tescil kuruluşunca elektronik ortamda düzenlenen araç tescil işlem formlarının (ek-43/A, ek-43/B) trafik tescil şube veya bürolarında yetkili memurun önünde imzalanması suretiyle yapılır.
3) Araç sahibince beyan edilen bilgilerden araca ait olanlar ibraz edilen belgelerle, kişiye ait olanlar ise nüfus hüviyet cüzdanı ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi kayıtlarından karşılaştırılarak yetkili memurca tasdik edilir.
4) Araca ait ibraz edilen belgelere "............... plakaya tescil yapılmıştır" kaşesi vurulur ve bu belgelerden gerekli görülenler muhafaza edilmek üzere araç sahibine iade edilir.
5) Araca ve tesciline dair bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğünce elektronik ortamda tutulur. Ayrıca, tescile dair müracaat formları (Ek-1, Ek-43/A-B) ve gerekli diğer belgelerin saklanacağı dosya oluşturularak, tescil plaka numarasına göre arşivlenir. Araç dosyasına konulacak belgeler Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.
6) Tescili yapılan araçların tescille birlikte aynı anda trafikten çekilmesi talebinde bulunulması halinde, öncelikle tescil işlemi yapılır, ancak motorlu araç trafik belgesi düzenlenmez ve tescil plakası bastırılmaz. Tescil işlemini takiben 41 inci madde hükümleri doğrultusunda trafikten çekme işlemi yapılır.
b) Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilen kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yapılması halinde;
1) Yetki verilenler, satışı yapılan aracın tescili amacıyla, araca ve sahibine ait bilgiler ile gerekli görülen diğer bilgileri, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki bilgi sistemine güvenli elektronik imzalı olarak bildirirler.
2) Bu bildirim üzerine, aracın tescilinde herhangi bir sakınca olmadığının anlaşılması halinde tescil işlemi elektronik ortamda gerçekleştirilir.
3) Tescil işleminin gerçekleşmesiyle birlikte Emniyet Genel Müdürlüğünce elektronik ortamda bir ay süreyle geçerli tescile ilişkin geçici belge ve plaka basım talep belgesi oluşturulur. Belgeler, tescil bildiriminde bulunanlarca iki suret olarak basılır. Belgelere kaşe veya mühür basılarak yetkilendirilen kişi tarafından imzalanır. Belgelerin birer sureti araç sahibine verilir, birer sureti ise, diğer belgelerle birlikte beş yıl süreyle muhafaza edilir.
4) Araç sahibi adına yapılacak tescil nedeniyle düzenlenmesi gereken değerli kâğıtların bedelleri, yetki verilenlerce tahsil edilebilir. Buna dair usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.
5) Araç tescil belgesi ve motorlu araç trafik belgesinin bir ay içerisinde teslim edilememesi halinde, araç sahibine sorumluluk yüklenemez.
6) Araç tescil belgesinin araç sahibine teslim edilmesi ile birlikte tescile ilişkin geçici belge hükümsüz sayılır.
7) Araç imal veya ithal edenler ile tescile ilişkin geçici belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere yetkilendirilen gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin, araçların tesciline ilişkin olarak yapacakları işlemler, müracaat sırasında ibraz edilmesi zorunlu belgeler, tescile ilişkin geçici belgenin basılmasına ve araç sahiplerine teslim edilmesine ilişkin usul ve esaslar ile muhafaza edilmesi gereken belgeler Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.
8) Yetkilendirilen gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri, yapacakları işlemleri, aralarında yapacakları protokol çerçevesinde başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yaptırmaları halinde; muhafaza edilmesi gereken belgeler protokolün taraflarınca beş yıl süreyle muhafaza edilmek üzere yeterli sayıda düzenlenir.
(Değişik onikinci fıkra:RG-19/2/2014-28918) Emniyet Genel Müdürlüğü, araç imal veya ithal edenler ile yetki verilenler tarafından araç tesciline ilişkin yapılacak işlemlerle ilgili düzenleme yapmaya, zorunluluk getirmeye ve yapılan işlemlerin, belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemeye yetkilidir.” denilmek suretiyle, ilk kaydı yapılacak araçlara ilişkin prosedür ayrıca düzenlenmiş, bu maddede de tescil işlemlerinin 2918 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince oluşturulacak trafik tescil şube ve büroları aracılığıyla gerçekleştirileceği bir kez daha ortaya konulmuştur.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara Gümrük Müdürlüğü"nce, C.A. adına tescili 420/02.03.1999 sayı ve tarihli giriş beyannamesi ile gümrük vergisinden muaf olarak ithal edilen 1985 model 200 D tipinde 06 ZAM 11 plakalı Mercedes marka özel tertibatlı engelli aracın, 15.02.1999/35347 tarih ve belge nolu sahte H tipi sürücü belgesi ile ithal edilerek başkasına satıldığının tespit edildiği, aracın Y.A."ya satıldığı, trafik tescil işlemlerinin İ.A. ve H.Y. tarafından yapıldığı, C.A. adlı şahıs tarafından 420/02.03.1999 sayı ve tarihli beyanname ile muaf şekilde ithal edilen bu aracın 5 yıllık süreyi doldurması dolayısı ile özel tertibatının sökülerek trafik şahadetnamesinde bulunan "Satılamaz ve devredilemez" şerhinin kaldırılması için anılan Müdürlükçe tescilli 256/13.04.2005 tescil sayı ve tarihli "Serbest dolaşıma giriş beyannamesi"nin düzenlendiği, vergilerinin ödendiği ve bundan sonra Y.A."ya satıldığı, bu olayın tespit edilmesi üzerine Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığınca 2005/1110 Srş. nolu dosyası üzerinden soruşturma yürütüldüğü, evrakın yetkisizlik kararı ile Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, eylemle ilgili olarak Gümrük Kontrolörlüğü tarafından 102/15/15 sayılı soruşturma raporunun düzenlendiği, suça konu Mercedes marka araç ile ilgili olarak 6.2.2006 tarihli "Kaçak eşyaya mahsus tespit varakası" düzenlendiği, aynı soruşturma kapsamında haklarında başka eylemlerden soruşturma yürütülen C.A., H.Y., Î.A. ve Y.A. hakkında dava zamanaşımı nedeni ile 01.03.2007 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, 1.3.2007 tarihinde yukarıda bahsi geçen eylem ile ilgili olarak, 2006/12810 Srş. nolu dosya kapsamında C.A., H.Y., İ.A. ve Y.A. hakkında 4926 sayılı Kanun"un 5/1, 5237 sayılı TCK 204/1-3, 53 maddeleri kapsamında kamu davası açıldığı, bu davada suça konu Mercedes marka otomobilin 4926 sayılı Yasa"nın 4/4 maddesi gereğince zoralımının istendiği, bu aşamaya kadar suça konu aracın trafik sicil kaydına "satılamaz ve devredilemez" şeklinde bir şerhin verilmesine dair işlem yapılmadığı, Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü"nün 13.07.2007 tarih ve 102-39/15 sayılı Gümrük Kontrolörleri Başkanlığı"na hitaben yazılan yazıda, "...06 ZAM 11 plakalı Mercedes marka otomobil hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "nca yürütülen soruşturma neticesine göre işlem yapılması gerektiğinden ve Başsavcılık"tan izin alınmadan bahse konu araçların 3 üncü şahıslara satış ve devrinin yapılmamasının teminen konunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Ankara Trafik Tescil Şube Müdürlüğü"ne intikal ettirilmesinin uygun olacağı mütalaa edilmektedir..." denildiği, bu yazının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca da yetkisizlik kararma bağlanarak Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, ancak bu yazıya istinaden herhangi bir işlem yapıldığına dair dosyada bir belge ya da kararın bulunmadığı, Ankara Batı 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında suça konu aracın trafik tescil kaydına şerh konulmasına dair herhangi bir işlem yapılmadığı, 22.03.2007 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, 17.05.2007, 24.07.2007 tarihli duruşmalardan sonra, 27.12.2007 tarihli duruşmada dava zamanaşımı nedeni ile davaların düşürülmesine C.A. hakkında resmi evrakta sahteciliğe teşebbüs suçu nedeni ile açılan davada yeterli delil bulunmadığından beraatine, "El konulan" 06 ZAM 11 plakalı aracın 4926 sayılı Yasa"nın 4/4 maddesi gereğince zor alımına karar verildiği, bu kararın sanık H.Y. ve katılan kurum vekilince temyiz edildiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nce yapılan temyiz incelemesinde; E:2012/16440 ve K:012/33442 sayılı ve 26.12.2012 tarihli kararı ile H.Y."nin temyiz talebinin süreaşımından reddine, zamanaşımı yönünden verilen kararın onanmasına, C.A. yönünden verilen beraat kararının zamanaşımından düşmeye çevrilmesine karar verildiği, bu şekilde Mahkeme kararının kesinleştiği, Mahkeme tarafından 22.02.2013 tarihli yazı ile Ankara Emniyet Müdürlüğü"ne müzekkere yazılarak müsadere kararının yerine getirilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “…bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür” Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmek sureti ile 2918 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan zararların tazmini istemi ile açılacak sorumluluk davalarında adli yargı yerlerinin görevli olacağı ayrıca ve açıkça belirtilmiştir.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin 2918 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan sorumluluk davalarını kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun’un uygulanmasından doğan sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar, dava konusu olayda davacının zararına sebebiyet veren eylemler, dava dışı kişilerin hileli işlemleri ile idare yanıltılarak ülkeye sokulduktan sonra, trafiğe tescilleri için gerekli işlemlerin hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilmesi sebebiyle, idare çalışanlarının kusurundan kaynaklanan ve idari hizmetin kötü işlemesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte eylemler ise de; davaya konu zarardan doğan sorumluluğun 2918 sayılı Kanun’un ve bu kanunun uygulanmasına yönelik Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin araçların tesciline ilişkin hükümlerine aykırı hareket edilmesinden kaynaklandığı, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesinde de, madde ayrımı yapılmaksızın 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davalarının adli yargı yerinde çözümleneceğinin açıkça belirtildiği; bu düzenlemenin, genel idare esaslarına ilişkin sorumluluk hükümlerini düzenleyen diğer kanunlara nazaran özel nitelikte olduğu ve bu nedenle idare ajanlarının eylemlerinden kaynaklansa dahi davaya konu uyuşmazlıkta öncelikli olarak uygulanması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Ayrıca davaya konu araca ilişkin olarak hukuka aykırı olarak gümrük kabul ve trafik tescil işlemlerinin gerçekleştirildiği 1999 yılında 2918 sayılı Kanun’un 110.maddesi yürürlükte değil ise de; görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Belirtilen nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen 11.11.2015 gün ve E:2014/1256 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen 11.11.2015 gün ve E:2014/1256 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.06.2017 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Suna TÜRE
Üye Turgay Tuncay VARLI |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.