Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; dilekçenin reddine dair Dairemizin 22.09.2014 gün ve 6838-18017 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Dosya kapsamından; 24.10.2013 tarihinde verilen kararın her iki tarafça temyiz edildiği, Dairemiz tarafından yapılan temyiz incelemesinde; davalı-karşı davacı kadının yasada (HUMK. md. 432/1) öngörülen on beş günlük süre geçtikten sonra verdiği dilekçe ile kararı temyiz ettiğinden temyiz isteğinin reddine karar verildiği, davacı-karşı davalı erkeğin ise, kararı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433/2. maddesi uyarınca, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirmek suretiyle katılma yoluyla temyiz ettiğinden ve asıl temyiz eden tarafın, temyizi süresinde olmadığından, davacı-karşı davalı erkeğin, temyize cevap dilekçesindeki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, taraflarca karar düzeltme yoluna gidilmediğinden hüküm 26.11.2014 tarihinde kesinleşmiştir.Davalı-karşı davacı kadın, bu defa 09.02.2015 tarihli dilekçe ile kesinleşmiş bu hüküm yönünden kanun yararına temyiz isteminde bulunmuş, dosya mahkeme tarafından Dairemize gönderilmiştir. Kanun yararına temyiz yoluna, Adalet Bakanlığının lüzum göstermesi halinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından gelinebilir(HUMK. Mad.427), taraflar, bizzat, ilgili Yargıtay Dairesine kanun yararına temyiz yoluna gelemezler.O halde yukarıda gösterilen çerçevede işlem yapılması gerektiğinden ve Dairemizce bu aşamada yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığından dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 03.06.2015(Çarş.)