Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/21471
Karar No: 2015/17698
Karar Tarihi: 05.10.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/21471 Esas 2015/17698 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalı işyerinde 16/06/2000-28/02/2005 tarihleri arasında fiilen ve kesintisiz olarak geçen sigortalı çalışmalarının tespiti istemiştir. Mahkeme, ispatlanamayan davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay'ın ve Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş içtihadına göre, bu tip hizmet tespiti davaları özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelidir. Bu tür davalarda öncelikle işveren tarafından sağlanan çalışma belgeleri incelenmeli, işyerinin gerçekten var olup olmadığı ve kapsamının tam olarak belirlenmesi gerekmektedir. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilir ama başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmelidir. Davacının iddia ettiği çalışma süresinin varlığı somut delillerle ispatlanmadan hüküm kurulmamalıdır. Dosyada yapılan incelemeler sonucu hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri: 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri.
21. Hukuk Dairesi         2014/21471 E.  ,  2015/17698 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılarda işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 16/06/2000-28/02/2005 tarihleri arasında fiilen ve kesintisiz olarak geçen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
    Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının muhtelif ( akaryakıt, sucuk imalatı, k... alanlarda faaliyet gösteren) işyerlerinde geçen çalışmalarına ilişkin olarak düzenlenmiş işe giriş bildirgelerinin dosyaya sunulduğu, davacıya ait hizmet cetvelinde 1984/2-29/12/2009 tarihleri arasında davacı adına Kurum"a bildirilmiş toplam 3309 gün hizmetinin bulunduğu, davalı işyerince 16/06/2000-01/01/2001 tarihleri arasında toplam 196 gün hizmetin Kurum"a bildirilmiş olduğu, davalı işyerinin 09/10/2000-31/03/2001 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamına alınmış olup akaryakıt alanında faaliyette bulunduğu, davalı işyerine ait 2000-2001/1 dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, -yargılama esnasında alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun dosyaya sunulduğu ve duruşmalarda davacı ve aynı zamanda bordrolu çalışan olan davalı tanıklarının dinlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten çalışmanın geçtiği iddia edilen davalı iş yerinin Kanun kapsamından çıktığı tarih olan 31/03/2001 tarihinden sonra da faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmadan, davalı işyerinin 30/01/2001 işyerinden ayrılış kaydının yapıldığı anlaşılan bordrolu çalışanını tespit ederek bu çalışanın beyanına müracaat etmeden ve davalı işyerinin kanun kapsamına alınabilecek nitelikte olduğunun tespiti halinde komşu işyeri kayıtları tespit edilerek bu işyerlerinin kayıtlara geçmiş bordrolu tanıklarının dinlenmeden yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.
    Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin Kurum kapsamından çıktığı tarihten (31/03/2001) sonrasında da işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, ... aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu tespit etmek; daha sonra davalı işyerinin ihtilaf konusu dönem içerisinde sigortalı kaydı bulunan... çalışanının beyanına başvurmak, işyerinin Kanun kapsamına alınabilecek nitelikte olduğunun tespiti halinde ... Kurumu,... aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları göz önünde tutmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve Yasa"ya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
    05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi