8. Ceza Dairesi 2013/12344 E. , 2014/9146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Parada sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı TCK.nun 197/1. madde ve fıkrasında memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerleri piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına girmemesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır.
Aynı anda üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan paraların tümü tek bir suç oluşturmaktadır. Sayılan fiillere katılmadan, yasal olmayan yollardan elde edilen bir miktar sahte para ve paraya eşit sayılan değerlerin kullanıma sunulması ise, "tedavüle koymak" fiilini oluşturmakta ve niteliği itibariyle sürekliliği gerektirmesi nedeniyle tek bir suçu teşkil etmektedir. Ancak bu durum, yıllarca devam eden fiilin her zaman tek bir suçu oluşturacağı şeklinde de yorumlanmamalıdır. Fiili veya hukuki kesintinin varlığı halinde ayrı suçların oluştuğu kabul edilmelidir. Hukuki kesinti iddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi durumların ortaya çıkması ile gerçekleşmektedir. Fiili kesinti ise failin eylemine ara vermesi veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir nedenle eylemin sürdürülememesi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda eylemlerin gerçekleş tirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.
Dava konusu olayda suç tarihi 23.01.2010 olup sanığın daha sonraki eylemlerini 27.01.2010 ve 31.01.2010 tarihlerinde gerçekleştirdiği ve bu suçlardan dava açılarak yargılanarak ceza aldığı anlaşılmaktadır.
Olayların meydana geldiği yerler arasındaki mesafe, sanığın yakalanacağını anlayınca kaçtığı, sonraki eylemlerinde yakalandığı ve araya giren zaman dilimi dikkate alındığında fiili kesintinin gerçekleştiği, sanığın yenilenen suç kastıyla eylemini gerçekleştirdiği, bu nedenlerle temadinin kesildiği eylemlerinin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanığın 23.01.2010 tarihinde gerçekleştirdiği eylem sonrasında yakalanamadığı, yakalandığında benzer suçlardan hakkında davalar bulunduğunu beyan etmesi karşısında, yenilenen suç kastı ile hareket ettiği anlaşılmakla sanık ... hakkında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabule, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıkların, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Sanıklar hakkında temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK.nun 197/1. maddesi uyarınca hapis cezası yanında tayin olunan adli para cezasına esas alınan 60 birim gün sayısının 5 güne, 62. maddesinin uygulanması ile 50 günün 4 güne ve 52/2. maddesi uyarınca tayin olunan 1000 lira adli para cezasının 80 liraya indirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun hükümlerin (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 09.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.