Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/7215 Esas 2017/3850 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/7215
Karar No: 2017/3850
Karar Tarihi: 10.04.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/7215 Esas 2017/3850 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından terör örgütü üyeliği suçundan verilen 12 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylanarak kesinleşmiştir. Bu ceza sonrasında yapılan uyarlama sonucunda ceza 6 yıl 3 ay hapis cezasına indirilmiştir. Ancak ceza zamanaşımı nedeniyle infaz evrakının bilâ infaz iadesi talebi reddedilerek cezanın infazına devam edilmiştir. Dosya incelendiğinde, hükümlünün infaz etmesi gereken kalan cezasının 5 yıldan az olduğu ve ceza zamanaşımı süresinin kalan ceza miktarı esas alınarak hesaplanması gerektiği tespit edilmiştir. Bu nedenle hükümlü hakkında yakalama emri çıkarıldığı tarihten itibaren 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri ise 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 68/5. maddesi ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesidir.
16. Ceza Dairesi         2016/7215 E.  ,  2017/3850 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Terör örgütü üyeliği suçundan sanık ..."in 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 16.11.1999 tarihli ve 1996/234 Esas, 1999/348 sayılı kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.07.2001 tarihli ve 2001/1542 Esas, 2001/2158 sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre yapılan uyarlama sonucunda adı geçen sanığın 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.07.2005 tarihli ve 1996/234 Esas, 1999/348 sayılı ek kararının infazı sırasında, söz konusu ilamın infazında ceza zamanaşımı yönünden tereddüt bulunduğundan bahisle bu hususta bir karar verilmesi talebi üzerine, ceza zamanaşımı nedeniyle infaz evrakının bilâ infaz iadesi talebinin reddine ilişkin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.12.2014 tarihli ve 1996/234 Esas, 1999/348 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2015/4 değişik iş sayılı kararını kapsayan infaz dosyası incelendi.
    Dosya kapsamına göre sanığın mahkum olduğu ilk ceza olan 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasının 02.07.2001 tarihinde kesinleşmesi üzerine 20 yıllık ceza zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığı, sanığa cezanın infazı için tebligat çıkarılmadığı 14.08.2001 tarihinde doğrudan yakalama emri düzenlendiği, ancak sanığın yakalanamadığı, daha sonra 5237 sayılı Kanuna göre yapılan uyarlama sonucunda 07.07.2005 tarihli karar ile cezanın 6 yıl 3 ay hapis olarak belirlendiği, takip eden süreçte de sanığın yakalanarak cezanın infazı mümkün olmadığı, dosya içerisinde bulunan Siirt Cumhuriyet Başsavcılığınca çıkarılan 14.08.2001 tarihli yakalama emrinde belirtildiği üzere sanığın tutukluluk ve gözaltında geçirdiği 1306 gün mahsup miktarının bulunduğu, bu sürenin 6 yıl 3 ay hapis cezasından düşülmesi durumunda sanığın infaz etmesi gereken bakiye cezasının 5 yılın altına düştüğü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ceza zamanaşımını düzenlenen 68/5. maddesinde yer alan "Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır." şeklindeki düzenleme uyarınca ceza zamanaşımı süresinin kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır" şeklindeki düzenleme uyarınca ceza zamanaşımı süresinin kalan ceza miktarı esas alınarak hesaplanması gerektiği, somut olayda hükümlünün infaz etmesi gereken kalan cezası 5 yıldan az olduğundan 10 yıllık ceza zamanaşımına tabi olacağı ve hükümlü hakkında yakalama emri çıkarıldığı 14.08.2001 tarihinden itibaren herhangi bir kesilme nedeni de bulunmadığından 10 yıllık ceza zamanaşımı süresinin 14.08.2011 tarihinde dolmuş olduğu cihetle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 02.11.2016 tarih ve 94660652-105-21-5512-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2016 tarih ve 2016/388544 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Kanun yararına bozma isteminin infaz işlemine ait olması karşısında 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmüne, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 14.01.2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararındaki iş bölümüne göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevi Yüksek 1. Ceza Dairesine ait olmakla Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 10.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.