18. Hukuk Dairesi 2013/19862 E. , 2014/825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı vekili Av.... ve davacı vekili Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu karar vermeye elverişli değildir.
Şöyle ki;
1-Bilirkişi kurulunca emsal alınarak incelenen ...i ... ada 12 parsel sayılı taşınmazın 4/75 hissesi 16.06.2009 tarihinde 88.000 TL bedelle satılmış, ancak 434/1500 hisse olarak satıldığı belirtilerek değerlendirme yapılmıştır. Kaldı ki, 4/75 hissesi satılan bu taşınmazın gerçek bir satış olmadığı şüphesi uyanmakta, emsalin tapu kaydına göre de satın alan kişinin taşınmazda hissesi bulunduğu ve satış ve birleştirme ile 434/1500 hisseye sahip olduğu, böylece taşınmazdaki hisse bütünlüğünü sağlamak amaçlı özel nitelikte bir satış olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir satış da bilirkişileri yanıltıcı bir değerlendirmeye sevk etmektedir.
Bu nedenle mahkemece re"sen emsal araştırması yapılarak taraflardan da emsal istendikten sonra ilgili kayıtlar tapu dairesinden getirtilmeli ve bilirkişi kurulundan ek rapor alınmalıdır. Mahkemece bu duruma dikkat edilmeden alınan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Yasa koyucunun da bu hak ihlalini dikkate alarak 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenlemenin getirildiği dikkate alınarak (her ne kadar getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de), 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 21.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.