17. Hukuk Dairesi 2014/10151 E. , 2017/192 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkili ...’nin yaya olarak kaldırımda beklerken, davalının sürücüsü olduğu minibüsün kapısının aniden açılarak kapının müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin araç yoluna düşerek sol femur kemiğinin kırıldığını, uzun süre tedavi gördüğünü, ameliyat olduğunu, tekrar ameliyat olması gerektiğini, tedavi için ...’ya gidip gelmek zorunda kaldığını, koltuk değneği yardımıyla yürüyebildiğini, bir ayağının kısa kaldığını, artık çalışamadığından madden zarara uğradığını, gelecekte de zarara uğrayacağını, elem çektiğini, davacı eş ...’nin de bu süreçte elem çektiğini, bronşit olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kaza sonucu yapılan harcamalar, tedavi, yol giderleri ve çalışamayacak hale gelme sebebiyle davacı ... için 500,00 TL maddi tazminat, 35.000 TL manevi tazminat, davacı ... için 5.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 30.01.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle işgöremezlik tazminatı talebini 25.844,29 TL’ye yükseltmiş ve 100 TL’lik tedavi ve yol giderine yönelik taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını, davacının kendini yola attığını, olayın yol ortasında gerçekleştiğini, davacı ...’nin kusurlu olduğunu, taleplerin fahiş olduğunu, davacı eş ...’nin manevi tazminat talebini kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı ..."ın (ölümü sonrasında mirasçılarının) maddi tazminat talebinin tam ve kısmi iş göremezlik tazminatına ilişkin bölümünün kabulü ile 25.844,29 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 15/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya (mirasçılarına) verilmesine, davacı ..."ın (ölümü sonrasında mirasçılarının) kaza sonucu yapılan harcamalar, tedavi ve yol giderlerine ilişkin 100,00 TL"lik maddi tazminat talebi bakımından vaki feragat nedeniyle reddine, davacı ..."ın (ölümü sonrasında mirasçılarının) manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya (mirasçılarına) verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, davacı ..."ın manevi tazminat talebinin kabulü ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."a verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın (aşağıda belirtilen (3) ve (4) no’lu bentler dışında) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza tespit tutanağına göre davalı minibüs sürücüsü ... yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken aracını yavaşlatmama ve bu geçitlerden geçmek üzere bulunan kişilere ilk geçiş hakkını vermeme kuralını ihlal etmiş, davacı ... yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçmekte olduğundan kusursuz bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan makine mühendislerinden aldırılan bilirkişi raporunda davacı yaya ...’nin kusursuz, davalı minibüs sürücüsü ...’in %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davaya konu trafik kazası ile ilgili ceza dosyasında keşif sonucu aldırılan polis memuru tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise davacı yaya ... asli kusurlu, davalı minibüs sürücüsü ... tali kusurlu
bulunmuş, minibüs sürücüsü sanık ... hakkında taksirle yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Ceza dosyasında aldırılan bilirkişi raporu ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki kusur oranlarına ilişkin açık çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmayıp rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece kusurlar arasındaki açık çelişki tek başına tartışılarak da giderilemez. 6100 Sayılı HMK 266. ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, alanında uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporu içeriği, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur durumları hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip kusur yönünden meydana gelen çelişkiler giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de; çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez.
Davacı ... kaza tarihinde 64 yaşında olup yargılama sırasında 68 yaşında vefat etmiştir. Davacı ... yaşı itibariyle pasif dönemdedir. Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda ise asgari ücret esas alınmakla birlikte, asgari geçim indiriminin dahil edildiği anlaşılmaktadır. Pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden, mahkemece aynı bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan
sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
4-Kabule göre de; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tazminat hesabında geçici işgöremezlik ve sürekli işgöremezlik kalemlerinin toplanması gerekirken, kalemler karıştırılıp hesaplama hatası yapılarak davalı aleyhine fazla tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
5-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin manevi tazminat ile ilgili temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin manevi tazminat ile ilgili temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.