10. Hukuk Dairesi 2018/5119 E. , 2018/10193 K.
"İçtihat Metni".......
Dava, aksi kurum işleminin iptali ile yurtdışı borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin ilgili geçmiş dönemine mal edilmesi ile yaşlılık aylığının yeniden belirlenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,...... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
.....Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, aksi kurum işleminin iptali ile yurtdışı borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin ilgili geçmiş dönemine mal edilmek suretiyle borçlanmasının ve intibakının yapılması gerektiğinin tespiti ile yaşlılık aylığının belirlenmesini istemiştir.
II-CEVAP:
...... aleyhe hususları kabul etmeyerek davacı hakkında yapılan işlemlerin .....tarafından yürütüldüğünü bu nedenle ......etkili olduğunu belirtmiş, yetkisizlik itirazını ileri sürmüştür.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Dava konusu yapılan somut olayda, davacının dava konusu işlemi.......yaptığı herhangi bir işlem olmadığı, dolayısıyla mahkemenin bu davaya bakmak yetkisi bulunmadığını kabul ederek, yetkili mahkeme davalı kurumun genel merkezinin bulunduğu ve işlem.......bulunduğu yer mahkemesi olmaktadır.
Tüm yukarıda açıklananlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dosyanın kararda gösterilen yetkili mahkemeye gönderilmesine dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi, Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun yetki konusunun düzenlendiği 5’inci maddesinde; “İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.” hükmü öngörülmüştür. Söz konusu düzenleme, uyuşmazlığın iş akdi veya İş Kanunundan kaynaklanması halinde geçerli bir kuraldır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 6"ncı maddesinde de; "İş Mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlığını taşıyan 101"inci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilerek görev konusu açıklanmış olmasına karşın, Kanunda yetkiye ilişkin herhangi bir genel düzenleme yapılmamıştır. “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88"inci maddenin on dokuzuncu fıkrasında, Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğu bildirilmiştir. 5521 sayılı Kanunun 15’ici maddesinde, “Bu yasada açıklık bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun hükümleri uygulanır” düzenlemesi uyarınca yetki konusunun (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447’nci maddesindeki atıf gereği) Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir.
Tüm davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, 1086 ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesidir. Başka bir anlatımla, her dava, Kanunda aksine hüküm öngörülmediği takdirde, açıldığı tarih itibarıyla davalının yerleşim yeri sayılan yer mahkemesinde görülür. Anılan genel yetki kuralının yanında, bazı davalar için başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmış olup, istisna niteliğindeki bu düzenlemelere özel yetki kuralları denilmektedir. Özel yetki kurallarının kamu düzenine ilişkin olmadığı, özel yetkinin genel yetkiyi kaldırmayıp her iki kuralın beraber uygulandığı, davacının her iki yetki düzenlemesi arasında seçim hakkı bulunup davasını, öngörülen iki mahkemeden birinde açabileceği temel ilke olmakla birlikte, bazı davaların mutlak surette belli bir yer mahkemesinde açılması benimsenmiştir ki, bu durumda kesin yetki söz konusudur. Diğer taraftan, tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yeri sayılan merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir.
Öte yandan; bir dava için birden fazla yetkili mahkeme olması durumunda, davacının, bu mahkemelerden herhangi birinde davayı açmak hususunda seçimlik bir hakkı vardır. Davacı, yetkili mahkemeler yerine, yetkisiz bir mahkemede dava açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 19"uncu maddesi uyarınca, davalı yetki itirazında yetkili olan mahkemeyi göstermek zorunda olup; bu durumda davalı yetkili mahkemelerden seçeceği birinin yetkili olduğunu yetki itirazında bildirmelidir. Mahkeme de davalının gösterdiği yetkili mahkemeye gönderilmesi için yetkisizlik kararı verecektir.
Somut olayda; söz konusu talebe ilişkin davalı Kurum merkezi bulunan .......ile davacının yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin işlemleri yapan davalı Kurum şubesinin bulunduğu ....... birinde açılması hususunda seçimlik hakkı bulunan davacı; davayı yetkisi bulunmayan ......... açmıştır. Davalı Kurum süresinde ve usulüne uygun olarak .......yetkili göstermek suretiyle yetkisizlik ilk itirazında bulunmuş olup; bu kapsamda yetkisizliğe ilişkin ilk derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, mahkemenin yetkili olduğunu buna göre işin esasına girilerek inceleme yapılması ve bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, kanun yollarından İstinafı düzenleyen sekizinci kısım birinci bölümde yer alan duruşma yapılmadan verilecek kararları öngören 353. maddesi “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (…) (1) .
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5)Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (…) (1) karar verilmiş olması.(1)
6)Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması…
Duruşma yapılmadan karar verilir.” Hükmünü içermekte olup; anılan yasa hükmünde; Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince yapılacak ön inceleme sonunda, dava dosyasında bir eksiklik olmadığı anlaşılırsa, maddede altı bent olarak gösterilen hallerde, esas incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilgili mahkemesine gönderileceği ve verilecek bu kararın kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, temyiz edilebilen kararları düzenleyen 361.maddesi “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.)
(2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” Hükmünü içermekte olup, anılan madde hükmünde, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin “temyizi kabil nihai kararlarının” temyizi mümkün olduğu öngörülmüştür.
İnceleme konusu olayda, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesinin esasen HMK’nun 353/1-a-3 maddesine ilişkin olduğu anlaşılan 21.06.2018 günlü hükmünün, kesin ve temyizi kabil nitelikte olmaması nedeniyle, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......