Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/7385
Karar No: 2014/5415
Karar Tarihi: 08.09.2014

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/7385 Esas 2014/5415 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2013/7385 E.  ,  2014/5415 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 19/11/2012
    NUMARASI : 2006/800-2012/340

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, 10.08.2005 tarihinde müvekkilinin anlaşacağı TV şirketlerinde yayınlanacak programlara izleyicilerin aktif olarak, katma değerli arama ve kısa mesaj aracılığıyla katılımlarını temin amacıyla davalıyla sözleşme imzaladıklarını, sözleşme gereği davalı tarafından servis numarası temin edileceğini, gelen numaralara ilişkin IVR ve SMS hizmeti vereceğini, aranan numaraya ilişkin GSM operatöründen gelen raporların müvekkiline iletileceğini, operatörden tahsil edeceği net tutarı sözleşmedeki gelir paylaşımı esasına göre müvekkiline ödemesi gerekirken, davalının söz konusu raporları iletmediği gibi GSM şirketinden tahsil ettiği tutarı da ödemediğini, bugüne kadar ödemesi gereken tutarın 600.000 Euro"dan fazla olduğunu, 26.09.2006 tarihli faturanın da davalı tarafından haksız olarak iade edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13. maddesi ile uygulanacak hukuk ve yetkili mahkeme konusunda Türkiye Cumhuriyeti Kanunları"nın uygulanacağı ve ihtilaf vukuunda yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olacağının hükme bağlandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000 Euro alacağın ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, sözleşme gereğince ödeme yapılması gereken tarihten itibaren bir yıllık döviz mevduatına uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, Viyana Mahkemeleri"nin yetkili olduğunu, davacının hak ettiği ödenmemiş alacağının bulunmadığını, aksine davalıya borçlu olduğunu, taraflar arasında 10.08.2005 tarihli sözleşme dışında 21.09.2005 ve 01.04.2006 tarihli sözleşmeler imzalandığını, müvekkilince sözleşme gereği üstlendiği yükümlülüklerini tam ve eksiksiz yerine getirildiğini, davacı taraf yetkilisi olan K.. G.. tüm ödemelerin İngiltere"deki Wamac Trading Co. şirketinin Türkiye"deki bir hesabına yatırılması talimatını verdiğini ve bu şirketin faturaları tanzim edeceğini bildirdiğini, ödemelerin davacı tarafın talimatıyla Wamac Trading Co şirketine gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan S.. T.. "dava dışı Wamac Trading Co. şirketi adına banka hesapları açmak, var olan veya ileride açılacak banka hesaplarındaki parayı kullanmak" üzere, F.. B.. isimli kişiye vekâlet veren kişi olması ve davalının da sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüklerini davacının talimatı ile Wamac Trading Co. isimli şirket hesabına yaptığı yönündeki savunması dikkate alınarak,
    davalının sözleşmeden kaynaklanan davacıya karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiği sonuç ve kanaatine dosyaya sunulan tüm belgeler özellikle 07.11.2005 tarihli cevabi yazı ve tercümesi birlikte değerlendirilmek suretiyle varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    Davalı tarafça, dava konusu alacağın davacı şirketin talimatı doğrultusunda Wamac Trading Co. isimli şirkete ödendiği savunulmuş olup,mahkemece bu talimata geçerlilik tanınarak ve davacı şirket ile dava dışı Wamac Trading Co. arasında organik bağ olduğu kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece hükme esas alınan 07.11.2005 tarihli ödemenin, Wamac Trading Co."ya yapılması talimatını içerir belge altındaki imzanın davacı şirket ortaklarından K.. G.. adına ait olduğu, davalı tarafça savunulmuş olup, bu imza ve belge içeriği davacı tarafça benimsenmiş değildir.
    Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın temsil salahiyeti başlıklı 321. maddesi " Temsile salâhiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler. Temsil salâhiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salâhiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilân edilen tahditler muteberdir. Anonim şirket adına tanzim edilecek evrakın muteber olması için, aksine esas mukavelede hüküm olmadıkça temsile salâhiyetli olanlardan ikisinin imzası kâfidir. Temsile salâhiyetli olanlar tarafından yapılan muamelenin esas mukaveleye veya umumi heyet kararına aykırı olması, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahısların o muameleden dolayı şirkete müracaatına mâni olamaz." hükmünü düzenlemektedir.
    Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın borcun kaynaklarını düzenleyen hükümleri çerçevesinde temsil yetkisinin kullanılması, temsilci ile temsil edilen arasındaki iç ilişki; temsilcinin işlemlerinin 3. kişiler açısından sonuçlarının ise dış ilişki çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
    BK"nın 32-39. madde hükümlerinde düzenlenen doğrudan temsilde, temsilcinin yaptığı tasarruf işlemlerinin sonuçları temsil edilen açısından sonuç doğurur. Ancak, bu durum mutlak nitelikte olmayıp, temsil yetkisinin kötüye kullanılması durumundan temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını bilen ya da bilmesi gereken üçüncü kişiler temsil yetkisine dayanarak hak iddiasında bulunamazlar.
    Doktrinde, temsil yetkisinin de TMK"nın 2. maddesindeki genel ilke uyarınca dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, yoksa bu kurala aykırı olarak kullanılan ve bu yüzden hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunan bir kullanımın hukuk düzenince korunmayacağı görüşü savunulmuş, temsil yetkisinin kötüye kullanılmasının temsilcinin amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı davranışı olduğu, temsil yetkisinin kural olarak temsil olunanın çıkarlarına hizmet ettiği belirtilmiş, temsilcinin 3. kişiyle amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı sözleşme yapmasının temsil yetkisinin kötüye kullanılması demek olduğu vurgulanmış, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını üçüncü kişinin bilmesi ya da ihmal yüzünden bilmemesi durumunda sözleşmenin geçerli olmayacağı, buna karşın üçüncü kişinin kusuru olmadan ya da hafif ihmali yüzünden bilmemesi durumunda temsil olunanın korunmaması gerektiği açıklamıştır. Bu görüş İsviçre/Türk öğreti ve uygulamasında da baskın görüş olarak kabul edilmektedir. (Bkz. M.R.KARAHASAN, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler-1992, 1.Cilt, Sh.332 – OSER/SCHONENBERG, art.32, N.17; BECKER art 32, N.2; ENGEL Sh.265; DE SAUSSURE Sh.82; KIESEL Sh.194/18 “KUTLU/SUNGURBEY atfı”, ESENER, Selahiyete Müstenit Temsil, Sh.85/89; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop Sh.243; Eren C.2.Sh.103; Tandoğan C.2.1987 Sh.446/447)
    Somut olayda, davalı tarafça ödemenin Wamac Trading Co."ya yapılmasına dayanak gösterilen 07.11.2005 tarihli talimat yazısında tek imza bulunduğu gibi, imzalayan şahsın davacı şirketin temsilcilerinden olduğu da savunulmamaktadır. Anılan temsilcinin, davacı şirket temsilcisi olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi, yetkisiz temsilci durumunda bulunan bu kişinin tahsile ilişkin işlemlerinin davacı şirket tarafından açıkça ya da taraflar arasında oluşan bir teamül ile örtülü olarak benimsendiği de ispatlanamamıştır. Diğer anlatımla, taraflar arasında dava konusu sözleşme tarihinden önce gerçekleşen başka tahsil işlemlerinin aynı temsilcinin tek imzası ile yapıldığı ve bunun davacı şirket tarafından benimsendiği ve taraflar arasında bu şekilde bir teamül oluştuğu ispat edilmiş değildir. Tacir olan davalının 07.11.2005 tarihli talimat yazısının davacı Anonim Şirket yönünden bağlayıcı nitelikte olmadığını bilmesi gerektiği açıktır.
    Bu durumda mahkemece, davalının, davacı şirketin talimatıyla dava dışı Wamac Trading Co. şirketine ödeme yaptığını ya da davacının 818 sayılı BK"nın 38. (TBK"nın 46.) madde hükmü uyarınca bu ödemeyi benimsediğini kanıtlayamadığının kabulü ile uyuşmazlığın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin alacağın miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi