11. Hukuk Dairesi 2015/6881 E. , 2016/1095 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.07.2014 tarih ve 2011/254-2014/159 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili ile katılma yoluyla davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından 1901 yılından beri kullanılan ve aynı yıl menşe ülkede tescil ettirilen "..." markalı çikolatanın ilk üretimden itibaren ... renkli paket içinde satıldığını, "..." renginin Türkiye"de tescil edilebilmiş tek renk markası unvanını kazandığını, rengin müvekkili markası ile özdeşleştiğini, müvekkilinin bu renk için yaptığı 2005/47462 sayılı tescil başvurusunun TPE tarafından "ayırt edicilik kazandığı" gerekçesiyle kabul edildiğini, daha bir çok ülkede de tescilli olduğunu, davalının ise "..." markalı ürününün ambalajı üzerinde tescilsiz ... rengini ve markanın yazım karakterini de müvekkili gibi beyaz harflerle ve kaligrafik olarak benzer şekilde kullanmak suretiyle müvekkili ürünleri ile kuvvetli bir bağ kurduğunu, ürünün özellikle çocuklar tarafından tüketildiği gözetildiğinde iltibasa, ilişkilendirme ihtimaline, haksız rekabete neden olunduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün tespitini, önlenmesini, eski hale iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkiline ait ürünün ambalajında kahverenginin ağırlıkla kullanıldığını, az miktarda bulunan mor rengin davacının ürünlerinde kullandığı ... renginden farklı olduğunu, ambalajda müvekkilinin davacıdan çok farklı markanın, renklerin ve şekil unsurunun kullanıldığını, iltibas ve karıştırılma tehlikesinin doğmadığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada da, davacı adına tescilli 2005/47462 sayılı "..." renginden oluşan işaretin marka vasfına sahip olmadığını, ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, renklerin bağımsız olarak tescilinin istenemeyeceğini, ayrıca anılan rengin tescil edildiği gibi kullanılmadığını, kullanılmama nedenine dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu ileri sürerek karşı davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davalı vekili, "..." renginin pek çok ülkede "..." çikolataları ile özdeşleştiğini, ayırt edici nitelik kazandığını, marka vasfına sahip olduğunu, rengin ürüne işaret etmediğini, tescilden itibaren 5 yıllık sürenin dolmadığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, önce karşı dava yönünden inceleme yapıldığı, tescilden itibaren 5 yıllık süre geçmediği, dava konusu renk markasının yoğun bir şekilde kullanıldığı, karşı davalının soyut renk markasının bir çok ülkede tescilli olduğu, ... renginin yoğun ve uzun süreli kullanıldığı, toplumun önemli bir kesiminde ... renk markasının ... çikolatalarının rengi olarak bilindiği ve tanındığı, bu renk markasının ... ürünleri ile özdeşleştiği, dolayısıyla ayırdediciliğinin bulunduğu, buna göre karşı davalı adına tescilli markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, asıl dava yönünden yapılan incemede, renklerde ton ve yazılarda karakter farklılığının bulunduğu, salt renk tonu yakınlığı nedeniyle tüketicilerin ürünleri karıştırmayacağı, ambalajların iltibasa neden olacak derecede birbirlerine benzemediği, genel görünümlerinin farklılaştığı, piyasada dava konusu renklerin başka firmalarca da kullanıldığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı-karşı davalı şirket vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; mahkemece asıl dava ve karşı dava reddedilmiş, davacı-karşı davalı vekili süresi içinde kararı temyiz etmemiş, davalı- karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına karşı katılma yoluyla asıl davada verilen kararı temyiz etmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazları karşı davaya yönelik olduğundan, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik katılma yoluyla temyizi mümkün değildir. Bu nedenle davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik olan temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan kararın ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 30,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.