17. Hukuk Dairesi 2014/18294 E. , 2017/168 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar .... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ...’ın amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla ... Devlet Hastanesi"ndeki 80.000 TL’lik hakedişini 31.12.2008 tarihinde babası ...’a temlik ettiğini, anılan temlik nedeniyle davalı ...’a 3.4.2009 tarihinden 7.12.2009 tarihine kadar 45.208,07 TL ödeme yapıldığını belirterek davalılar arasındaki temlik tasarrufunun iptali ile 45.208,07 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ... vekili, müvekkilinin davalı İdareye borcu bulunmadığı gibi aksine alacağı olduğunu,ödeme emirlerinin Vergi Mahkemesi kararları ile iptal edildiğini, borcu bulunması halinde dava konusu istihkaklara haciz konulması için davacıya birkaç kez dilekçe verdiklerini, borç olmadığı için haciz konulmadığını,ihale yasağı aldığı için biriken borçları babası tarafından ödendiğinden anılan temlik işleminin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davalı borçlu ihale yasağı aldığı için biriken borçlarının babası tarafından ödendiğini bu amaçla temlik işleminin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davalıların baba-oğul olması nedeniyle dava konusu tasarrufun 6183 Sayılı AATUHK’nun 30.maddesi gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu 31.12.2008 tarihli temliknamenin iptaline, temlikname kapsamında ödenen miktarların ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ...’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Eldeki davanın dinlenebilmesi için borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gereklidir. Somut olayda davacının takip konusu borcu 2004 yılı Ocak ayından 2009 yılı Ekim ayına kadar olan döneme ilişkindir. Davalı borçlu takip konusu borçlarla ilgili Vergi Mahkemesine açtığı davaların bir kısmının lehine sonuçlandığını, bir kısmının ise temyiz aşamasında olduğunu, tasarruf tarihi itibarıyla davacı idareye borcu bulunmadığı gibi aksine alacaklı olduğunu belirterek ilgili Mahkeme kararlarının esas ve karar numaralarını delil olarak bildirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Vergi Mahkemesi kararları uyarınca kesinleşen alacaklarla ilgili olarak hesaplama yapılıp yapılmadığı belli olmadığı gibi, borcun hangi döneme ait olduğu ve ne miktar olduğu konusunda açıklık bulunmamaktadır. 2004 yılı 1/12 döneme ait KDV borcunun da Vergi Mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve temyiz aşamasında olduğundan kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece davalı borçlunun delil olarak bildirdiği Vergi Mahkemesinin kesinleşmiş karar örnekleri istenerek Danıştay"da ki dosyanın kesinleşmesi de beklenerek bilirkişiden davalı borçlunun 31.12.2008 tasarruf tarihine kadar olan kesinleşmiş vergi borcunun miktarı ve hangi döneme ait olduğu hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan döneme ilişkin 24.980,41 TL vergi aslı, 5.553,39 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 30.533,80 TL borcu olduğu bildirildiğinden dava konusu tasarrufun 24.980,41 TL vergi aslı ve ödeme tarihine kadar işleyecek gecikme faiziyle birlikte iptaline karar verilmesi gerekirken 45.208,07 TL üzerinden iptal kararı verilmesi isabetli görülmediği gibi, dava konusu temlik nedeniyle davalı 3.kişiye ödenen miktarlara ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanması da doğru görülmemiştir.
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir hükmünü içerdiğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 17.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.