11. Ceza Dairesi 2017/16612 E. , 2021/493 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08/11/2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması karşısında, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında “2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçlarından açılan kamu davasında; sanığın aşamalardaki savunmalarında, oto tamircisi olduğunu, 2006 yılının sonlarına doğru ortağı ... ... ile birlikte işletmek üzere kendi adına oto tamirhanesi açtığını, ... isimli muhasebeciye de vekaletname verdiğini, muhasebe işleriyle daha çok ...‘in ilgilendiğini, matbaadan faturaları verdiği vekaletname uyarınca muhasebecisinin bastırıp teslim almış olabileceğini, dükkana 2 koçan fatura geldiğini ve bu faturaları ...‘in alıp kasaya koyduğunu, ... ve muhasebecinin beraber gelip faturaları kestiğini, kendisinin hiç bir fatura düzenlemediğini, ...‘in cezaevine girmesi üzerine 2009 yılının sonlarına doğru işyerini kapattığını, işyerinden ayrılırken ...‘in kasasında bulunan faturaları almadığını, ayrıca yedek paraça satışı da yapmadığını, sadece tamir işiyle uğraştığını, düzenlenen sahte faturalarla ilgisinin olmadığını söylemesi, bilirkişi raporuna göre 2010 yılına ait 2 adet fatura altındaki imzaların ve yazıların sanığa ait olmadığının belirlenmesi, sanığın İzmir Noterliğinde 20.08.2009 tarihinde ...’a vekaletname verdiği, sanık adına bastırılan fatura ve sevk irsaliyelerinin, vekalet verdiği ... tarafından teslim alındığı, sanığın savunmasında adı geçen tanık ...‘ın ise 18.05.2008 ile 27.12.2010 tarihleri arasında cezaevinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1) Sanığın 2009 takvim yılında düzenlediği iddia olunan faturaların kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanığın bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle getirtilip dosya içine konulması, faturalar sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; ismi bildirilen ...’ın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak duruşmaya çağrılması, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra her iki takvim yılına ait faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
2) ...‘ın faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3) Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa veya tanığa ait olmadığının anlaşılması ve/veya faturalar ile yukarıda ismi geçen tanığa ulaşılamaması halinde ise;
a-)Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
b-) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hükümler kurulması yasaya aykırı,
4- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.